Belki Nekbe belki de sonun başlangıcı

Abone Ol

Gazze’de eşi benzeri görülmemiş soykırım devam ediyor. “Eşi benzeri görülmemiş” diyoruz, çünkü soykırımın bu kadar aleni olarak işlendiği, hükümetler bazında bu kadar küresel destek bulduğu başka bir dönem ve süreç yoktur herhalde.

İslami direniş hareketleri de yine “benzeri görülmemiş” bir kararlılık ve direniş destanı koyuyorlar ortaya.

Toplantılar yapılıyor, konferanslar düzenleniyor, bazen kısık seslerle, bazen “kararlı” bir şekilde kınama mesajları yayınlanıyor.

Siyonist işgalci çete gülüp geçiyor bu mesajlara.

Mısır hükümeti, destek için sınır kapısına gitmek isteyen insanlara engel oluyor, psikopatlardan oluşan ve kendilerine “baltacılar” denilen gruplarla yüreği yanan bu insanlara karşı şiddet uyguluyor.

Ürdün krallığı, yardım girişlerine kısıtlama getirmek için elinden geleni yapıyor, ses çıkaran, tepki gösterenleri işkence merkezlerine alıyor, siyasi hareketlerin faaliyetlerini yasaklıyor ve herhalde efendilerinden tebrikler alıyor.

Fas krallığı Siyonistlerle işbirliği içinde olduğunu hiç gizlemiyor, Siyonist özel birliklerinin Fas askerleriyle “tünellere karşı operasyon” tatbikatları yapmasını sağlıyor; ama hepsinden daha acısı, soykırımcı teröristlerin askeri üslerinde İran füzelerinden dolayı Fas askerlerinin de öldükleri ortaya çıkıyor.

Kınamaların rutinleştiği, protestoların canlılığını ve etkisini kaybettiği bir düzlemde Siyonist işgalciler, Batı Şeria’yı ilhak etme planını yüksek sesle dile getiriyorlar.

Uzun süredir yavaş yavaş ilerleyen bir süreci hızlandırma hamlesidir bu.

Gerek Kudüs’ün gerekse de Batı Şeria’nın parça parça ilhak edilmesi ve işgalciler için yerleşime açılması adımları yıllardır vardı; ama bunu yavaş yavaş gerçekleştiriyorlardı ve bu yüzden de çok fazla tepki çekmiyordu.

Amerika’dan ve Avrupa ülkelerinden bile arada bir bu adımlar kınanıyor ve bunun “kabul edilemez” olduğu söyleniyordu.

Son 2 yıldır ev ve bahçelerin yağmalanması, köylere yönelik silahlı saldırılar, zorla evlerin boşaltılması gibi eylemler arttı.

İşbirlikçi hain Mahmut Abbas ve ekibi, Gazze’deki direnişi hedef alıp Siyonistlerin esir takasına engel olurken, ayaklarının altındaki zeminin kayıp gittiğini, görüntüde kalmış olan “hükümetlerinin” bir süre sonra görüntüsünün de ortadan kalkacağını görüyor; ama buna bile bir tepki göstermiyorlar.

İnsanlar, Gazze’deki soykırıma odaklanmışken, Gazzeli mazlumların sıkıntılarını konuşurken, Batı Şeria’da büyük bir “Nekbe” ile karşılaşabilirler.

1948’den itibaren Siyonist terörizmin İngiliz destekli şiddeti karşısında Filistin topraklarından yüz binlerce insan göç etmek zorunda kaldı.

Dünyada nüfusunun üçte ikisi mülteci durumunda başka bir halk yoktur herhalde. Ama öyle görünüyor ki bu mazlum halk şimdilerde yeni bir “Nekbe” ile karşı karşıya.

Küresel Siyonist şebekeler, yüz yıldan fazla bir zaman önce öne sürdükleri ve “halksız vatan” olarak tarif ettikleri Filistin topraklarını tümüyle işgalci Siyonist yamyamlara teslim etme aşamasına geçtiklerini düşünüyorlar.

Vatansız halk olan “lanetli topluluk” için yaşam alanları oluşturacaklar Filistin toprakları üzerinde.

Toplanın bakalım!

“Arkasından da İsrailoğullarına: “O topraklarda oturun! Ahiret vaadi tahakkuk edince, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz” dedik.” (isra/104)

“Eğer iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz o da (sizin) aleyhinizedir. Sonunda vaad geldiği zaman, (yine öyle kullar göndeririz ki) yüzlerinizi 'kötü duruma soksunlar', birincisinde girdikleri gibi mescid (Kudüs)e girsinler ve ele geçirdiklerini 'darmadağın edip mahvetsinler.'” (İsra/7)