BATI PARADİGMASI ÇÖKECEK

Abone Ol

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde oylanarak kabul edilen Amerikan planı tüm dünyada insaf ve vicdan ehli herkesin tepkisini çekiyor.

Amerikan Başkanı Trump’ın açıkladığı 20 maddelik plan süslenerek şöyle servis ediliyor: “Plana göre israil, Mısır ve yeni eğitilmiş Filistin polisiyle iş birliği içinde çalışacak “Uluslararası İstikrar Gücü” kurulacak. Bu güç, sınır bölgelerinin güvenliğini sağlamak ve Gazze Şeridi’ndeki silahsızlandırmayı yürütmekle görevli olacak. Bu uluslararası güç, “gayri resmî silahlı grupların kalıcı biçimde silahsızlandırılması”, sivillerin korunması ve insani koridorların oluşturulması gibi görevler üstlenecek. Gazze’nin yeniden ayağa kaldırılması işi “gönüllü bağışçılar” tarafından yapılacak. Gazze’nin yönetimi nihayetinde Trump’a bağlı olacak.”

HAMAS, bu planın Gazze'de uluslararası vesayeti dayattığını ifade ederek şu açıklamayı yaptı: "Direnişi silahsızlandırmak da dahil olmak üzere Gazze'de uluslararası bir güce görev atfetmek ve rol biçmek, bu gücün tarafsızlığına gölge düşürür ve onu da işgalcinin safında çatışmanın tarafı kılar.”

Filistin İslami Cihad Hareketi de yayımladığı bildiride verilen karara tepki gösterdi ve işgalcinin savaşla elde edemediğini bu yolla elde etmek istediğini ifade etti. İslami Cihad’ın açıklamasında ayrıca şu tehlikeye de dikkat çekildi: “Bu kararın daha da tehlikeli olan yanı şudur ki, karar Gazze Şeridi’ni

Filistin topraklarının geri kalanından koparıyor, Filistin halkının sabitelerini çiğniyor ve kendi kaderini tayin hakkını gasp eden yeni bir fiili durum dayatması ortaya koyuyor.”

Trump’ın BMGK üyeleri dışında Suudi ve Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerine de verdikleri destekten dolayı teşekkür etmesi Filistin’e ve Gazzeli mazlumlara vurulmuş bir darbe olarak görülmelidir.

Bazıları Gazze’de çekilen sıkıntıların son bulması gibi bir seçeneğin olmasından dolayı karara değer veriyor olabilir; ama ortada işgalci Siyonist rejim olduğundan ve kararın arkasında soykırımın en büyük destekçisi Amerika olduğu için iyimser olmak için en ufak bir sebep bile yoktur.

Kararın satır aralarında gözden kaçırılmaması gereken en önemli ayrıntı şudur: Gazze için yapılacak her şeyde Batı’nın karar vermesi ve “israilin onayının” aranması…

Bu durum işgalin ve 2 yıldır sürdürülen soykırımın göz ardı edilmesi, hatta meşrulaştırılması ve normalleştirilmesi anlamına geliyor.

israilin işgalci olduğu,

İşgalin gayri meşru olduğu,

İşgale karşı direnişin bir hak olduğu kabul edilmeden ve bunlar anlaşmalara muhalefet şerhi olarak konulmadan yapılacak hiçbir anlaşmanın anlamı yoktur.
Siyonist rejimin bu haliyle bile “ileride Filistin devleti olabilir” anlamına gelen ifadelerden dolayı karara tepki gösterdiği biliniyor.

Siyonist işgali normalleştiren, soykırımı unutturan hiçbir karar meşru değildir ve kararı destekleyenlerin hiçbiri tarihi sorumluluklarından kaçamayacaktır.

Ranjan Süleyman, Gazze’nin gerçekte ne olduğunu ve Batı’nın olaya bakışını çok güzel ifade etmektedir:

“Batı, Gazze’den hâlâ bir mülkiyet sorunuymuş gibi söz ediyor. Yeniden inşa edilecek, idare edilecek, emniyet altına alınacak, çitle çevrilecek veya kiralanacak bir yer. “Kalkınma paketleri” ve “güvenlik anlaşmaları” ile yeniden tasarlanacak bir alan. Ama Gazze kriz yönetimi bölgesi değil, Filistin halkının en eski ve en sürekli topluluklarından biridir. Aslında Gazze, 4.000 yılı aşkın bir süredir kesintisiz olarak yerleşim yeri olarak kullanılan, Mısır ile Levant arasında önemli bir ticaret merkezi ve medeniyetlerin kesiştiği bir nokta olarak işlev gören kadim bir tarihi varlıktır.

Batı için gayrimenkul düşüncesi doğaldır. Toprak mülkiyettir. Mülkiyet güçtür. Ve güç, onu uygulayabilenlere aittir. Bu, kapitalist bir kullanım hakkı ve kiracı kavramıdır.

Filistinliler için ise paradigma tam tersidir. Toprak, bellek, aidiyet ve bir halk olarak var olma hakkıdır. Gazze yerinden edilmenin yaşayan tarihini barındırıyor: Şimdi israil olan topraklardaki köylere kök salmış aileler, Nekbe’nin travmasını taşıyan, zorla çıkarıldıkları evlerinin anahtarlarını saklayan aileler… Gazze idari bir birim değil. Filistin halkının atan kalbidir.”

Batı paradigması çökecek!

Plana destek verenler pişman olacak!

Mesele sadece 2 yıllık şerefli Gazze direnişi değil, herkes dünyada uyanan insanlık vicdanını hesaba katmak zorunda kalacak.

R. Süleyman’ın dediği gibi:

“Dünya Gazze’yi yönetemez. Batı Gazze’yi istikrara kavuşturamaz. İsrail, Gazze’yi yeniden tasarlayamaz. Ve hiçbir uluslararası koalisyon Filistinlilerin egemenliğini reddeden mekanizmanın bir parçası olmadan Gazze’yi yönetemez.”