Baş Döndüren Gündemlerin Var Mı Kazanımları?

Abone Ol

Bizi neredeyse içinde boğacak kadar yoğun gündemler ile karşı karşıyayız. Hatta iç içeyiz.

Anlık değişen, her telden her seviyeden sözleri kulaklarımız çekemez oldu. Gözlerimiz bazı manzaraları artık kaldıramaz oldu.

İçerisinde bulunduğumuz rahmet mevsimini neredeyse 'hissedemez bir hal' tehlikesi var.

Zihnin faydasız şeylerle dolu olması bizi bir ruh yorgunluğu tehlikesine götürüyor.

Tamam haberlerden, olaylardan yani gündemden uzak olmayalım elbet. Ama içinde boğulacak kadar da dalmayalım.

Farkındayız herhalde üç aylardan biri bitti. Ramazan'a bir aydan daha az bir süre kaldı.

Manen ne kadar istifade ediyoruz? Bereketli gün ve geceleri nasıl değerlendiriyoruz? Dönüp cevaplamamız gereken sorulardır elbet.

İşimiz olmayan üzerinde adeta kendimizi harap etme,

İşimiz olanı ihmal edip heder etme,

Sermayemizi havaya harcama bize göre değildir!

Zihni yoğunluk, fikri dağınıklık ile bir iş yapılmaz. Bir amelden lezzet alınmaz.

Oysa hayatın kısa, lüzumlu işlerin çok olduğu bilincine sahipken bu hiç olmaz. Ölüm hakikatini 'yakin' olarak bilenler için hiç olmaz.

İster farkında olalım ister olmayalım;

Konuştuklarımız belli bir süre sonra yaptıklarımız oluyor.

Zihnimizi doldurduğunuz meseleler hayatımızın da bir parçası oluyor.

Enerjilerimizi tükettiklerimiz bir süre sonra ahlakımız oluyor. Ve sonrasında artık nasihat dinleme bir eza haline geliyor. 'Ben bilirim' bir ahlak şekline geliyor.

Bu açıdan gündemle ilgili illa konuşmak zorunda değiliz. Tüm televizyon programlarının tartışma programlarını yutmak zorunda değiliz. Havada uçuşan tüm sözleri hıfz etmek durumunda değiliz. İşe yararlılık penceresinden bakmak isabetinde yaklaşmalıyız. Kalbin doluluğuna odaklanmalıyız.

Gündemler değişir. Ama bizler bir daha böyle günlere erişir miyiz bunun hesabında olmalıyız.

Kendi gündemimizi oluşturmalıyız. Ajandamız, plan ve programlarımız olmalıdır.

Özellikle manen gelişim anlamında bu rahmet mevsiminde açığımızı kapatmanın hesaplarını yapmalıyız. Arttırabildiğimiz kadar ibadetlerimizi arttırmalı, salih amellerimize ameller eklemeliyiz.

Kur'an ayına hazırlık anlamında Kur'an'la aramızı iyi tutmalıyız. Televizyon, telefon, sosyal medya vb. araçlara ayırdığımız zamanın ne kadarını ilme, kitaba ayırdığımızın hesaplarını kontrol etmeliyiz.

Gazze ekseninde siyer ve tefsire bir daha bakmalıyız. Bir daha baştan okumalıyız.

Ailemizi televizyona mahkûm eder suskunlukta olmamalıyız. Biz konuşmalı, ailemiz dinlemeli. Ailemiz konuşmalı biz dinlemeliyiz. Televizyona bu görevi devretmemeliyiz.

'Dilin dolu olması hayır anlamında değilse şerdir' suskunluğunda olmalıyız.

İşte içinde olduğumuz bu manevi iklim kalp azığı anlamında bir sergi bir pazar gibi önümüzdedir. Sepetimizi doldurabildiğimiz kadar dolduralım. Zihin ve kalbimizi değeri ucuz, faydası az malzeme ile tıka basa doldurmaktan kaçınalım.

Tefekkürü, tekerrür eden haber kuşaklarına feda etmemenin şuurunda olalım.

En azından şu mübarek zaman dilimlerinde bunu yapmaktan kaçınalım.