Zaman gösterdi ki, elindeki silahı bırakıp dağdan inmek ele silah alıp dağa çıkmaktan daha fazla cesaret gerektiren bir durummuş. Aynı şekilde silahlılarla barışmak onların silahı bırakmasını sağlayıp ülkeye huzur getirmek de onlarla savaşmaktan daha fazla cesarete ihtiyaç duyuyor.
Terörsüz Türkiye olarak tanımlanan bu sürecin başarılı olması için tarafların cesurca adımlar atması gerekiyor. Cesurca atılacak adımlar karşılıklı güvenin inşa edilmesi açısından da çok önem arz etmektedir.
Örneğin hükümetin açıkladığı ve yeni infaz düzenlemesini de içeren 10. yargı paketi hem beklentileri karşılamadı hem hayal kırıklığına hem de yürütülen süreç açısından umutsuzluğa kapı araladı.
Bundan önceki paketler ve infaz düzenlemelerinde olduğu gibi bu sefer de adli mahkumlara yani hırsızlara, uyuşturucu satanlara, kadına şiddet uygulayanlara ve benzeri suçları işleyenlere kolaylık sağlanmış olundu.
Oysa bu yargı paketi hazırlanırken kamuoyunda geneli kapsayan bir düzenleme beklentisi oluşmuştu. Bu beklentinin oluşmasına sebep olan şey ise karşılıklı atılan adımlar, ortaya konulan hedefler, örgütün silah bırakma kararı gibi topluma olumlu yansıyan gelişmelerdi.
Doğrusu ortam da şu anda buna tam müsait bir durumda. Devletin, esen bu olumlu rüzgârı yakalaması, rüzgârın hızını kesecek engellerden uzak durması gerekmektedir. Güven tesis edici adımlar atıldıkça karşıdan da adımlar gelecektir.
Bugüne kadar yaşananların şahitliğinde şunu ifade edebiliriz ki, Terörsüz Türkiye hedefine savaşmakla, operasyonel davranmakla ulaşılamamıştır ve bundan sonra da ulaşılamayacaktır.
İşte o yüzden Barış Cesurların işidir denilmektedir. Örgütün silah bırakmayı kabul edip kendini fesih kararı alması önemli bir adımdır. Buna karşılık Devlet’in de açık bir adım atması gerekiyordu. Bu konuda Meclise sunulan 10. Yargı Paketi çok önemli bir fırsat idi ama olmadı. Belli ki tepkilerden çekiniyorlar. Elbette her şey bitmiş değil.
Meclis bundan sonraki süreçte sorumluluk alıp daha kapsayıcı bir yargı paketi üzerinde çalışarak barışa hizmet edebilir.
Çünkü yıllardan beridir devam eden bu şiddet sorununun çözülmesi için her iki tarafın da karşılıklı adımlar atması gerekiyor. Her adım atan tarafın karşı taraftan bir adım atmasını isteme hakkı da doğacaktır.
Süreci süründürmek hiç kimsenin hayrına olmayacaktır. Çünkü uzadıkça sürece olan inanç ve karşılıklı güven azalacaktır. Ayrıca sürecin uzatılması onu dış müdahalelere karşı daha açık hale getirecektir. Bu durumda artan her dış müdahale her iki taraftan da şiddetten nemalananlar için bulunmaz bir fırsat olacaktır.
Terörsüz Türkiye hedefi için barışı isteyen cesur bir Devlet ve hükümete ihtiyaç var şu anda.
Zaman, barış uğruna kınayıcıların kınamasından korkmadan cesurca adımlar atma zamanıdır. Çünkü akametle sonuçlanan her sürecin sonunda ülke kendini hep şiddet sarmalının içerisinde bulmuştur.