Kudüs, Amed ve Fetih

Abone Ol

Dün, yani 27 Mayıs, Amed’in fethinin 1386. yıldönümüydü. Allah Resul’ünün (s.a.v) vefatından sadece 5 yıl sonra Kudüs ve 7 yıl sonra da Diyar-ı Bekir İslam ordularınca fethedildi. Bu yönüyle Kudüs ve Amed, Fetih kardeşliği yaşadılar. İkisinde de Bizans ve Sasani arasındaki hâkimiyet mücadelesinde ezilen ve kurtarılmayı bekleyen bir halk vardı. O gün, ta Hicaz topraklarından bu coğrafyaya gelen Ashabın tek amacı, buradaki Kürt halkını esaretten, kula kulluktan kurtarıp İslam’ın özgürlüğüne kavuşturmaktı ve bunu başardılar. İslam’ı ve Müslümanları kötülemek için bu coğrafyanın zorla İslamlaştırıldığını iddia eden bedbahtlar olsa da hakikat için İslam öncesi Kürtlerin haline bakmak yeterlidir. Hiçbir kıymeti olmayan, ezilen, hor görülen bu halk, İslam ile şeref buldu; ihya oldu ve bugüne kadar da bu izzetli yolu terk etmedi.

Bugün Kudüs ve Gazze’nin yiğitleri de aynen Ashab-ı Kiram gibi ümmetin kutsalı olan Mescid-i Aksa’yı özgürlüğüne kavuşturmak için mücadele etmekte ve ümmetin izzeti adına kurban olmaktadırlar. Yok etme değil, yaşatma mefkûresi ile hareket ettiler/ediyorlar. Amed 5-6 ay boyunca kuşatılsa da fetihle birlikte öfkeye esir olup yok etmediler, yaşattılar ve ihya ettiler. Kudüs fethi de aynen öyle oldu. Kudüs ve Amed fethedilince ilim ve ibadet şehirleri oldu. Şehirler manen ve madden inşa edildi. Fetih ile medrese ve tekke birlikteliği sonucunda maddi ve manevi kalkınma sağlandı. Haram, fuhşiyat kaldırıldı, şehirler iman, ahlak ve ilimle ihya edildi.

Bu fetihler, Kudüs Fatihi olacak olan Selahaddinler yetiştirdi. Birçok coğrafyaya hak ve adalet taşındı. Kürtlerin imanla ihya olup başka toplumları da ihya etme çabasına bir örnek olarak Hollandalı araştırmacı Burinessen; "Ben Endonezya’yı dolaşırken, o kadar çok El-Kürdi lakabıyla karşılaştım ki, yoksa burayı onlar mı İslamlaştırdı diye sormadan edemedim" diyecektir. Bizler de Malezya’da camilerde halkın Şafii mezhebine mensup olduklarına bizzat şahid olduk. Bu da, bu coğrafyadan giden Müslümanların etkisinin güzel bir örneğidir.

Oysa zalimlerin hükümran olduğu dönemlerde bu şehirleri ele geçirenler, sadece yok ettiler, yaktılar, yıktılar. İslam Endülüs’te medeniyet inşa etti ama onlar her şeyi yok etti. Binlerce camiden bugün sadece katedral yapılmış olan Kurtuba camii kaldı. Bir zamanlar İslam’la ihya edilen, camileri ve ezan sesleri ile şenlenen Gürcistan’ın Batum şehrinde Orta Cami, Bulgaristan’ın Sofya şehrinde Büyük Cami, Sırbistan’ın Belgrad şehrinde Bayraklı camii öksüz bir şekilde beklemektedir. İslam ile ihya olan bazı şehirler fiziki olarak elden çıkarken, bazıları ise kültürel işgal tehlikesi altında yaşamaktadır.

Öte yandan İslam beldelerinin enerjisini heder etmek üzere Filistin’de İslam dışı ideolojilerle yıllarca sözde özgürlük mücadelesi verildi. Ama bu yıllar sadece kayıp yıllar oldu ve nice Müslüman gencin potansiyeli heba edildi. Bugün ise İslami direniş hareketi HAMAS, Şeyh Ahmet Yasin ile birlikte gerçek anlamda bir direniş ve mücadele verdi/veriyor. Yaşadığımız coğrafya da özgürlük iddiaları ile İslam dışı ideolojilerle yıllarını ve genç neslini tüketti. Oysa İslam olmadan özgürlük olmaz, sadece bir kölelikten başka bir köleliğe geçiş olacaktır. Üstad’ın ifade ettiği gibi, Yahudiler peygamberlerine milli ve dini hislerle sahip çıkınca kazandılar. Bizler de ancak bu anlayışa sahip çıkmak suretiyle Kürtlerin hak ve hukukunu, İslam’a uygun örf ve adetlerini, kültür ve medeniyetini İslam ile yaşatmak suretiyle kazanabiliriz, aksi halde esaret hali şekil değiştirmek suretiyle devam edecektir.