AYASOFYA’NIN KÜSKÜN CAMLARI

Abone Ol

Geçen gün Ayasofya’nın içine adım attım. Hani şu göğe değen kubbesiyle insanı hem ufaltan hem büyüten yapı… Gökyüzünden inen bir ışık huzmesiyle kalakalırken kafamı biraz yukarı kaldırdım ve o an fark ettim:

Bazı pencereler yok! Daha doğrusu oradaymış gibi duruyorlar ama yoklar. Sıvanmış, örtülmüş, pencere yerine pencere resmi çizilmiş ama küsmüş gibiler.

Düşünsenize, Ayasofya gibi yüzyılların sessiz tanığı bir yapı, size göz kırpmak yerine gözünü kapatmış. Neden?

Sordum soruşturdum, işin içinde hem mimari hem garip bir tarih var.

Bir zamanlar, bu pencerelerden doğan ışık, içeriyi cennet gibi aydınlatırmış. Öyle ki Justinianus, “Seni yendim Süleyman!” diyerek kudret gösterisi yaparmış. Ama sonra ne olduysa olmuş. Depremler gelmiş, kubbeler yıkılmış, bazı pencereler ya örülmüş ya da hiç açılmamış. Sanki biri ışığı kısmış, sırları biraz daha saklamaya karar vermiş.

Sonra Osmanlı dönemi… Camiye çevrilen yapının bazı ışıkları “fazla gelmiş.” Işık, bir zamanlar maneviyata çağırırken artık namazı böler olmuş. Ve o pencereler, tekrar sessizliğe gömülmüş.

Ama bana sorarsanız işin teknik kısmından çok daha büyüleyici bir tarafı var.

Ayasofya’da bazı pencereler açılmaz çünkü her şeyin görünmesi gerekmez. Bazı şeyler var ki, yalnızca sezilmek için oradadır. Ve bu sıvanmış pencereler, bana tam olarak bunu fısıldadı:

“Her şey görünür olsaydı, sır kalmazdı.’’

Bugün biz de hayatlarımızı sürekli dışarı açıyor, görünür olmaya çalışıyoruz. Ama bazen, bir pencereyi kapalı bırakmak; biraz gizli kalmak, belki de en zarif tercihtir.

Tıpkı Ayasofya gibi… Kimi zaman gözükmemek, daha çok şey anlatır.

Kolektif bir bilince Allah adına sahip çıkmak ve Allah için yaşamak ise istisna elbette...

“Bireysellik’’ ve “inancı ikinci plana atmak’’; tarihin çoğu evresinde insanların ‘’yolunu çizmek’’ hususunda dayandığı temel gerçekliktir. Binlerce yıl önce Hz. İsa bu iki durumu da mukavemet geliştirmiş ve mücadelesini bu eksende oturtmuştur.

“Karanlıkta dile getirmekten çekindiğiniz hakikat, bir gün aydınlıkta işitilecek ve gizli mekanlarda öğrendiğiniz inancı bir gün çatılardan haykıracaksınız!’’

Topluca inancı haykırmak ve yaşatmak!!! Muradı buydu Hz. İsa’nın...

Peki layık mıyız bu sözlere?

Gazze’ye karşı Ayasofya’nın örülmüş ve sonradan görsellik katsın diye resim olarak çizilmiş pencereleri gibiyiz.

İçerde ışığa hasret Gazze

Kubbe de ise pencere olmaktan aciz bizler...