Arafat’ta dua yasaklanabilir mi?

Abone Ol

Dünya sustu, İslâm coğrafyası suskun… Ama Arafat susmaz. Çünkü Arafat, sadece durmanın değil, kalbin ayakta durduğu, ruhun secdeye vardığı yerdir. Orası mahşeri hatırlatır. Orada yapılan dua, arş-ı âlânın eteğine tutunur. Peki, şimdi soralım: O mekânda Gazze için, Filistin için dua etmek nasıl yasaklanabilir?

Suudi Arabistan yönetimi bu yıl Arafat’ta yapılacak duaya “siyasi içerik taşımaması” kaydı getirdi. Yani Gazze’de katledilen çocuklar, yerle bir edilen evler, camilere sığınırken şehit edilen mü’minler için Arafat’ta dua edilmesi, “yasak” ilan edildi. Oysa Resûlullah (s.a.s), Arafat’ta ellerini semaya açmış, gözlerinden yaşlar süzülerek ümmetine dua etmişti. Çünkü orada yapılan dua ile Allah arasında perde yoktu. Çünkü Arafat, rahmetin yağmur gibi indiği bir duraktır.

Arafat bir duruştur, bir direniştir. Bilmenin, tanımanın, kulluğu hatırlamanın adıdır. Hikmetin merkezidir. Mahşeri andırır çünkü herkes eşittir; kefene benzeyen ihramlar içinde, hiçbir makam, rütbe, güç yoktur. Herkesin kimliği yalnızca kul oluşudur. İşte böyle bir mekânda, mazlum için dua etmeyi yasaklamak, sadece dua hakkına değil, bu kulluk kimliğine de saldırıdır.

Bugün Filistin’de bir halk topyekûn yok sayılmakta. Kadın, çocuk, yaşlı ayrımı gözetilmeden bombalar altında ezilen bu ümmetin evlatları için Arafat’ta dua etmeyeceğiz de nerede edeceğiz? Bu ne büyük bir sessizliktir! Oysa orada edilen bir dua, ümmetin kalbinden kopup yükselen feryattır. Belki de bugün Gazze’deki bir çocuğun hayatta kalması, Arafat’ta yapılacak samimi bir dua ile mümkündür.

Arafat; diriliştir, tevhidin yeniden haykırılmasıdır. Dua etmek, orada susmamak, farzdır. Çünkü “Hac Arafat’tır” (Tirmizî, Tefsîr, 3) ve Arafat duruşun adıdır. Sadece Allah’a kul olmanın, zalime baş eğmemenin, mazlumu unutmamanın adıdır.

Bu yazı bir çağrıdır: Ey Müslümanlar! Arafat’a ulaşamasanız da kalben orada durun. Kalbinizle vakfeye durun. Orada edilen her duada, Filistin’i, ümmeti, insanlığı unutmayın. Çünkü orası, Allah ile kulun arasına hiçbir şeyin girmediği yerdir. Yasaklar, dualara değil, zalimlerin zulmüne gelsin.

Ey Rabbu’l-Âlemîn!

Bugün Arafat’ta vakfeye duran diller adına,

Oraya varamasa da kalbiyle orada duran ümmet adına,

Sana yakarıyoruz!

Kalpleri pare pare olmuş,

Yüreği Gazze’nin enkazında kalan kullarınızız biz…

Mazlumun gözyaşını gör,

Yetimin çığlığını işit,

Mescid-i Aksâ’nın hüznünü,

Filistinli annenin feryadını sen duy Allah’ım!

Zalimlerin tuzaklarını başlarına çevir.

Yeryüzünü kanla sulayanları kahru perişan eyle.

Bizi suskunluktan, gafletten, zilletten kurtar!

Ümmeti Muhammed’e yeniden izzet, birlik ve feraset ver!

Arafat’ta edilen duaları,

Milyonların “âmîn” diye yükselen niyazlarını

Kabul buyur Allah’ım!

Sen ki, Arafat’ta rahmetinle tecelli eden Rahmân’sın,

Sen ki, kuluna şah damarından yakın olan Vedûd’sun,

Bizi affet, bizi arındır, bizi ayağa kaldır!

Gazze’ye nusretini indir, Filistin’e sabır ve zafer lütfet!

Dualarımızı, sadece sana yükselen bu yakarışları,

Hürmetine Arafat’ın, Meş’ar’ın, Mina’nın…

Kabul eyle yâ Rabbi! Âmîn.