Yerel seçimlerin üzerinden bir ay gibi bir zaman geçmesine rağmen başta AK Parti olmak üzere seçimden istediği sonucu alamayan Partilerde gerekli iç değerlendirme, sağlıklı ve anlaşılır bir şekilde yapılmadı hala.
Malumunuz Kılıçdaroğlu seçimi kaybedince hemen ertesinde CHP içerisinde başını Ekrem İmamoğlu’nun çektiği grup ‘değişim’ diye seslerini yükseltmişlerdi. Aynı türden bir tepki ya da hareket bu yerel seçimlerden sonra sergilenmeyince insan kaybedenlerin kaybettiklerinin farkında olmadıklarını düşünmeden edemiyor doğrusu.
Ortada kabullenilmiş bir mağlubiyet duygusu dolaşıyor. CHP kesimi yıllardan beridir yenile yenile yenilmeyi kabullenmeye hatta sindirmeye alışmıştı. Bu seçimin mağlupları ise yenilgiye çok çabuk alışmış gibi görünüyorlar.
Doğru bir muhasebe ve istişare sürecinin işletilmemesi işletilmiş olsa bile topluma yansıtılmaması seçim sonuçlarının doğru okunmadığını gösteriyor.
Seçim sonuçlarıyla ilgili birçok şey söylenebilir elbette. Ama bence AK Parti’nin bu seçimdeki en büyük eksiği, halk ile arasındaki mesafenin hem iletişim açısından hem de yaşantı ve servet açısından erişilmez mesafeye ulaşmasıdır.
Seçimden sonra AK Parti de Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konuda bir değerlendirmede bulunmadılar. Çünkü kendilerinin ifade ettikleri o kuruluş felsefesinden uzaklaşmış durumdalar.
Öyle ki; taşa toprağa, bahçeye en önemlisi de betona yatırım yapmaktan, köprüye yola kafa yormaktan insana yatırım yapmaya, yeni kadrolar yetiştirmeye fırsat bulmadılar.
AK Parti kendi içinden alternatif üretememenin kısırlığıyla sağdan soldan özellikle de MHP ve Perinçek cephesinden birçok kişiyi gerek yerel yönetimlerde gerekse de özellikle güvenlik bürokrasisinde su başlarına yerleştirdi.
Aynı durum parti bürokrasisi için de gerçekleşince AK Parti kendi gerçekliğinden vaz geçmiş oldu. İslami ve insani mücadele vermemiş, bedel ödememiş insanların parti içerisinde koltuk sahibi olmaları, ‘Dindar Nesil’ hedefini boşa çıkarmış oldu.
Elbette ekonomi ve benzeri durumlar etkili olmuştur sonuçların negatif çıkmasında ama insan faktörünün göz ardı edilmesi, yeni kadroların yetiştirilmemesi ve sistem partisine dönüşme durumu AK Parti’yi yenilgi ile yüzleştirdi.
Alternatif kadroların yetiştirilememesi alternatif politikaların geliştirilmesine de engel oldu ve AK Parti’nin kendini tekrar eden bir sistem partisi olması durumunu doğurdu.
Bir partinin genel başkanının oyu ile partinin oyu arasında bu kadar uçurum olması o partinin kadro partisi olmadığının göstergesidir.
Seçim sonuçları ile ilgili yapılan değerlendirmelerde bu konulara kesinlikle değinilmiyor. Ekonomi düzelir. Yeter ki; bu israf düzeni son bulsun. Devlet kendi kemerini sıkarsa millet zaten sıkar.
Ama Devlet adına kemeri sıkacak ehl-i iman ve ehl-i insaf insanların yetiştirilerek Hz. Yusuf gibi görevlendirilmeleri lazımdır. Ehil ve emin insanların yetiştirilmesi için çabalamak lazım.
O insanlar yetiştirilip görevlendirilecek olurlarsa eğer o insanlar emeklileri de düşünürler, kadınları da çocukları da.
Tamam yol medeniyettir. Ama nereye kadar. O yolu yürüyecek ve o medeniyeti tek dişi kalmış canavar olmaktan beri tutacak insan lazım geleceğimiz için.
O yüzden artık insana yatırım yapılmalıdır.