Gazze ufacık bir yer. Haritada neredeyse görünmeyecek kadar ufak bir noktadan ibaret. Ama İslamiyet’in, insanlığın, tarihin ve geleceğin bütün yükü ona ve orada yaşayan 2 Milyon mazluma yüklenmiş durumda.

Yıllardan beridir kuşatma ve istila ile küçüldükçe küçüldü, bölündü, parçalandı, hırpalandı ve katliamlara maruz kaldı. Şimdi ise Siyonizm’in başını çektiği asrî Haçlılar tarafından yutulmak, yok edilmek isteniyor.

Akif’in Çanakkale Şehitlerine şiirinde yansıttığı tablo birebir yaşanıyor bu gün Gazze’de.

Şu Boğaz (Gazze) Harbi nedir? Var mı ki dünya’da eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- (Gazze’ye)
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle “Bu: Bir Avrupalı!”
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!

Boğaz ve Marmara yerine Gazze tabirini koyup okuyun. Hatta şiiri bir kez daha Gazze niyetine okuyun. Göreceksiniz ki arada tek bir fark var. Çanakkale’de tek millet olan Küfrün karşısına İslam’ın her coğrafyasından Ümmetin her şehrinden yiğitler çıkmış şehid olarak toprağa düşmüştü.

Ama Gazze yalnız, Gazze kimsesiz, Gazze bir başına küfür ordusu karşısında.

 Gazze düşerse Mekke hayda hayda düşer. İstanbul yeniden olur Konstantinapol. Tahran’ın yerinde yeller eser. Kahire, Bağdat,  Moğol’a hasret kalır. Şam Emeviye Camii büyük kilise diye hizmete girer, Bosna’da Haç Hilal’e galebe çalar…  Ne Medine kalır ne Kabil ne de İslamabad… Diğerlerinin ise esamesi bile okunmaz…

Eğer bunun olması istenmiyorsa Siyonizm’in demir kubbesinin karşına İslam’ın Ümmet Kubbesi bir an önce inşa edilmeli ve Gazze tıpkı Kudüs gibi bir bütün olarak Filistin paydasında Ümmetin korumasına alınmalıdır.

Tarihi ve insani geçmişi itibariyle bu konudaki en büyük sorumluluk Türkiye’nindir. Tarihin ve zamanın kendisine yüklediği sorumluluktan kaçınmamalıdır Türkiye.

Cumhuriyet’in yüzüncü yılını taçlandırmak mı istiyorsunuz alın size tarihi bir fırsat. Kudüs duyarlılığından şüphe etmediğimiz İktidar ve Cumhurbaşkanı Halkın sesine kulak vermeli bu konuyu meclise taşıyarak koruma ve insani yardımları organize edebilme adına Gazze’ye barış gücü adıyla Asker gönderme yetkisi almalıdır.

İsrail, ABD ve diğer bütün Haçlılar ile savaşmak istememeyi anlarım. Ama savaş için değil Gazze’yi ve oradaki 2 Milyon Müslüman’ı, çoluk çocuğu korumak adına harekete geçilmelidir.

Türkiye bir adım atacak olursa bu konuda yalnız kalmayacaktır. Atılacak adım diğer Müslüman ülkeleri de cesaretlendireceği gibi Siyonistlerin ve  haçlıların da frenlenmesine sebep olacaktır.

Her fırsatta, Tarih Türkiye’yi çağırıyor, diyenlerin sözlerinde durmalarının çağrıya lebbeyk demelerinin zamanı gelmiştir.

İstanbul Konstantinapol, Ayasofya Kilise olmasın diyorsak eğer Gazze için harekete geçilmelidir. Emin olun ki; Gazze düşerse domino ilkesi uyarınca Ankara, Konya, İstanbul da düşecektir.

Evet; tarih, gelecek ve insanlık hep bir ağızdan Türkiye’yi çağırıyor… Yüz yıllık uykudan uyanmanın imparatorluk bakiyesi olduğunu hatırlamanın zamanı gelmiştir…