Haberlerde okumuşsunuzdur 12 Kasım gecesi Edirne-Diyarbakır hattında sessiz sedasız bir Demirtaş operasyonu yapılıyor. Babasının rahatsızlığı dolayısıyla Adalet Bakanlığı’na başvuran Selahaddin Demirtaş’ın, babasını ziyaret talebi kendisine, ailesine ve avukatlarına bile haber verilmeden kabul ediliyor.

Bu dakikadan sonra ise istihbari bir operasyonla Devlet tüm gücüyle seferber olup Demirtaş’ı özel jetle Diyarbakır’a ulaştırarak hastanede yatan babasıyla görüştürüyor.

Operasyon başarıyla ve de sessiz sedasız gerçekleşiyor. Ta ki; Demitaş kanadı operasyonu faş edene kadar.

Her ne kadar Demirtaş’ı 6-7 Ekim katliamının baş sorumlusu olarak görsem de bu operasyonu insani anlamda doğru buluyorum. Ama merak ettiğim bazı noktalar da yok değil.

Mesela, Devlet, bu duyarlılığını başka mahkûmlar için de göstermiş midir ya da bundan sonra ana babaları hasta olan mahkûmlar ve de şu anda zindanlarda yatan hasta mahkûmlar için de gösterecek midir?

Bu olayın siyasi bir boyutu var mıdır? Birilerinin iddia ettiği gibi bu operasyon, yaklaşan seçim için bir yatırım mıdır? Bu, yeni bir Öcalan Mektubu ya da Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılması olayı mıdır?  

 Bu iş yukarıda belirttiğim gibi insani bir talebin karşılanması durumu ise eğer, doğru ve yerinde bir adımdır. Ama kimi hesapların dışa vurumu ise yanlış bir adımdır.

Eğer Devlet aklı bu adımla Demirtaş’ı yanına çekip son dönemlerde onunla HDPKK arasındaki gerilimi körükleyerek onu kullanıp öne sürmek istiyorsa bu son derece yanlış ve tehlikeli bir girişimdir.

HDPKK’nın alternatifini onların içerisinden çıkarmak hem de aralarındaki güç savaşını körükleyerek bir yerlere ulaşmak akıl kârı değildir.

Çünkü bu, daha önce denenmiş ve de olumsuz neticeler alınmış bir durumdur. Daha önce defalarca İmralı’yı bu anlamda kullanıp Kandil’i devreden çıkarmak isteyen Devlet aklı, her seferinde başarısız olmuştur. Newroz’da İmralı mektubunu okutmak gibi bir garabet ve sonuçları ortada varken tekrar tekrar aynı hataya düşmek inanılası bir şey olmasa gerek.

Operasyonun güvenlik sebebiyle sessiz sedasız yapılması anlaşılır bir durumdur. Ama olayın daha sonra resmi bir açıklama ile değil de Demirtaş kanadından açıklanması başlı başına onlarca soru işareti barındırmaktadır içerisinde.

Anlaşılan şimdiden mesajlar havada uçuşmaya başlamış durumda. Ortalıkta Oslo görüşmelerinin sızdırılması gibi bir hava da yok değil doğrusu.

Ya Devlet, İmralı-Kandil-HDP-Demitaş hattının tam ortasına pimi çekilmiş bir bomba bıraktı ya da, ah seçim ah sen nelere kadirsin, türküsü duyuldu Ankara’nın semalarında.

Türkiye gündemi izin verirse eğer bu hamur daha çok su kaldıracaktır. Çünkü ben bu yazıyı yazarken Taksim’deki patlamaya yayın yasağı getirilmişti bile…

Ama şu gerçektir ki; bundan sonra hastası olan her mahkûm, Devletten bu hakkı isteme salahiyetine sahip olacaktır.  Bu da devletin samimiyet sınavı sayılacaktır…

Bakalım Devlet’in kaç tane özel jeti varmış?