Türkiye’deki tüm sorunların kaynağı olarak ifade edebileceğimiz Kemalizm ne acı ki; yıllarca Kemalizm’den uzak duran kesimleri de kuşatmaya hatta yutmaya başladı. Bunun en açık örneğini ise maalesef Saadet Partisi’nde görmekteyiz.

En son Saadet Partisi Genel Başkanı Mollaoğlu’nun ‘Merhum Erbakan yaşasaydı CHP’nin yanında yer alırdı’ demesi bu kuşatmanın dışa vurumu olsa gerek.

Hani eskiler demişler ya, bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim, diye hesap işte o hesap. Kılıçdaroğlu ile fazla mesai yapmak yıllarca Kemalizm’in kalesi olan CHP mantığına bürünülmesi sonucunu doğurmuş.

Kurulduğu günden beri İslam karşıtlığı hedefiyle yol alan, 28 Şubat sürecinin kahramanlarının kıblesi olan CHP ile Merhum Erbakan’ı yan yana resmetmek en hafif tabir ile Merhum Erbakan’a saygısızlıktır.

Şimdi, çocukların Kur’an-ı Kerim öğrenmesini Orta Çağ zihniyeti olarak tanımlayan faşist zihniyet ile çocuklarına İslami eğitim vermek isteyen insanları aynı safta zikretmek Kemalist kuşatmayı kabullenmekten başka bir şey değildir.

Bugünün konjonktüründe, Erdoğan karşıtlığı dolayısıyla ‘Bilge Dede’ diye anılmak Sayın Karamollaoğlu’nu derin Kemalizm zihniyetinde Sivas Olaylarının sorumlusu olmaktan beri kılmamaktadır.

Saadet Partisi’nin ve genel başkanının gördüğü bugünkü saygı oportünist anlayışın, hedefe giden yolda her şey mubahtır, anlayışının bir neticesidir.

Bunu özellikle CHP tabanında görmek mümkün. CHP’liler yaptıkları bir ok paylaşımda, “Sivas olaylarındaki sorumluluğunu unutmadık ama Erdoğan’ı devirmek için şu anda bize lazım” minvalinde açıklamalar yapıyorlar.

Nasıl ki; HDP üzerinden CHP ve adına Türk Solu denen marjinal kesimler aracılığıyla Kürtler Kemalizm’e yamanmaya çalışılıyorsa, Müslüman kesim de Saadet Partisi üzerinden Kemaliz ile barıştırılmaya çalışılıyor.

Evet, Saadet Partisi’nin gelinen aşamada oy potansiyeli çok düşük olsa da planlar aslında Ak Parti sonrası için yapılıyor.

AK Parti’ye küskün olan, yaptıkları yanlışlıklar dolayısıyla ondan soğuyan Müslümanların başka adreslere gitmesini engellemek için Saadet Partisi şu anda Kemalizm açısından büyük önem arz ediyor.

O yüzden de Saadet Partisi olduğundan daha büyükmüş gibi gösterilerek Kemalizm’e giden bir köprü konumuna oturtuluyor.

Emin olun ki; Kemalizm’in yıllarca mücadele ettiği bir parti ile kurduğu dostluk samimi bir dostluk değildir. Bu dostluk köprüsünün öteki ucunda büyük bir uçurum var. Kardeşlerimizin o uçuruma düşmemesi için gayret ettiklerini görmek isterim ben şahsen.

Ama maalesef kuşatma gittikçe kesif bir hal alıyor…  

Selam ve Dua ile…