Başta NATO ve ABD olmak üzere batı dünyası yıllardan beridir Rusya karşısında Ukrayna’ya gaz verip durdular. Ukrayna’yı NATO’ya alacakları ve Rusya karşısında koruyacakları yönünde güvence verdiler.

Ama çağdaş Deli Petro harekete geçince de bir anda apışıp kaldılar. Normalde NATO’nun kuruluş amacı Rus yayılmacılığını önlemek idi. Kuruluşundan bu yana NATO belki ilk kez gerçek anlamda kuruluş amacına uygun bir imtihan ile karşı karşıya kaldı.

Rusya, Ukrayna’ya bir anda saldırmadı. Savaş adım adım geldi. Putin hem ABD’yi hem NATO’yu hem de AB’yi yıllarca tartıp durdu. Onların tepkilerinin ne olacağını tam olarak anladıktan sonra da Ukrayna’ya girdi.

Sanki ABD tam da bunu istiyordu. Çünkü son zamanlarda Avrupa’nın ABD şemsiyesinden çıkması gibi bir durum söz konusuydu. Şimdi Rusya’nın harekete geçmesiyle, ABD Avrupa ülkelerinde daha da güçlenecek. Nitekim Rusya Ukrayna’ya girer girmez ABD Almanya’ya 7 bin asker yollama kararı aldı.

Hep beraber bu kriz bittiğinde göreceğiz ki; bu krizden, bu savaştan ABD ve Rusya el ele kârlı bir şekilde çıkacaklardır. Rusya Ukrayna’dan, ABD ise Avrupa’dan alacağını alacaktır.

Ukrayna’nın bu günkü durumu Siyonist işgal rejimil hariç sırtını ABD’ye dayayan her ülkeye, her gruba ders olmalıdır. ABD hiçbir yerde kendi askerini, kendi insanını kaybetmek istemez. Bu yüzden de Rusya Ukrayna’ya girer girmez ABD başkanı Biden, Ukrayna’ya asker göndermeyeceklerini, fiili savaşın tarafı olmayacaklarını ı açıkladı.

Bu yaşanan savaş da gösteriyor ki; ABD’nin ve NATO şemsiyesi altında toplanan Batılı devletlerin tek hedefi İslam Coğrafyası’dır.

Rusya karşısında ekonomik yaptırımlar silahını kullanan ABD, NATO ve AB ülkeleri konu Afganistan olunca topyekûn silahlı saldırıya geçmişlerdi. Yıllarca süren işgalde milyonlarca sivili katleden, hastaneleri, düğün konvoylarını bombalayan NATO uçakları konu Rusya olunca hangarlardan dışarıya bile çıkarılmadılar.

Hatırlarsanız Biden başkan seçildiğinde, Amerika geri döndü, demişti. Şu anda Putin de SSCB geri döndü diyor. Bu, her iki ülkenin de hesabına gelecek bir durum. Belli ki; iki ülke de yeniden iki kutuplu bir dünya isteyerek eski güçlerine yeniden kavuşmak arzusundalar.

Yıllarca Suriye’de askeri olarak bulunan ve karşıt güçleri destekleyen bu iki ülke nasıl ki, askeri olarak karşı karşıya gelmediyseler Dünya ölçeğindeki paylaşım sürecinde de askeri olarak karşı karşıya kalmayacaklardır.

Asıl önemli olan Müslüman Âlemi’nin nasıl bir duruş sergileyeceği olacaktır. Müslüman ülkelerin bu iki kutuptan birini seçmek yerine kendi güçlü birliklerini kurmaları gerekmektedir. Yoksa aynen 1. Dünya savaşı sürecinde olduğu gibi paylaşımın konusu olacaklardır.

Selam ve Dua İle…