Hayat şartları zorlaştıkça insanların suratları da asılıyor, hayatlarındaki zorluklar simalarına, hal ve hareketlerine bir başka deyişle beden dillerine yansıyor.
Öyle ki; TV’lerin Ana Haber bültenleri kavga-gürültü, yaralama ve cinayet bültenleri haline gelmiş durumda. Sorunları, meseleleri konuşarak, karşılıklı saygı ve hak hukuk ekseninde çözme melekesini toplum olarak yitirmiş durumdayız.
Psikolojik, sosyolojik ve hukuki olarak bu durumun elbette ki, kimi açıklamaları mevcuttur.
Ama bence bunların temel sebebi toplum olarak; Selam, Tatlı Dil, Güven ve Tebessüm toplumu olma özelliğini kaybetmiş olmamızdır.
Selamsız, tebessümsüz başlayan konuşmalar bereketini yitirerek tartışma ve kavgalara dönüşmektedir. Oysa biz ‘Selamı Yayın’ ve ‘Tebessüm Sadakadır’ medeniyetinin evlatları olarak ‘Silm’ yani barış dininin mensuplarıyız.
Bu meyanda şunu diyebiliriz ki; Hadis-i Şeriflerde belirtilen şu kaidelerin toplum içinde yaygınlaşması birçok toplumsal sorunun kökünü kurutacaktır.
1) Selamı yaygınlaştırmak
2) Tebessümün sadaka olduğunu bilmek
3) Tatlı söz söylemek
3) Gerçek pehlivanın nefsine hâkim olduğunu idrak etmek.
İmam Gazali’nin kitabında verdiği Hadis’te "İki mümin karşılaşıp musafaha ettikleri zaman, aralarında yetmiş mağfiret taksim edilir. Bunun altmış dokuzu güler yüzlü olanındır." Buyurularak güler yüzün önemine vurgu yapılmıştır.
Güzel yüreğin yansıması olarak tecessüm eden güler yüz, bir tür cennet bahçesidir. İnsana güven ve huzur verir.
Selam, Güler Yüz, Tatlı Dil ve Güven gibi kavramlar birer okul niteliğindedirler. Bu okulun eğitimi ise gerçek manada aile ortamında başlar.
Ailede ebeveynlerin önce kendi aralarında Selamı yaygınlaştırıp güler yüz ve Tatlı Dil eşliğinde öfkeyi yenip Tebessümü galip kılması o evi Cennet bahçesine, uhrevi bir mektebe dönüştürecektir.
O Cennet Bahçesinde, o Uhrevi okulda yetişen çocuklardan oluşan bir toplum, Tebessüm Toplumu, Selam ve Tatlı söz dolayısıyla da Güven toplumu olacaktır.
Bu gün yaşanan toplumsal kaos ve sorunların kaynağında yatan sevgisizlik gerçeği ancak ailevi eğitimin topluma yansımasıyla aşılır. Sevgi dolu, selam dolu mütebessim bir çehreden yayılan tatlı sözler eşliğinde yetişen çocuklar, sağlıklı toplumun temelini oluşturacaktır.
Eskilerin, ‘Kable Selam Bag’de kelam’ yani önce selam sonra kelam şeklinde formüle ettikleri kaide, Selam kavramı içindeki ruhun tılsımına işaret etmektedir. Selam içinde barındırdığı ruh ile yani güzel bir üslup ve tebessüm ile icra edilince muhataplara büyük bir güven aşılamaktadır.
Toplumun selameti için mütebbessim simaların tatlı sözler eşliğinde selam kavramıyla donanmış bir şekilde yetiştirdiği pehlivanlara gerçekten de çok ihtiyacımız var…
Selam ve Dua İle..