Kudüs’ün Haçlı keferelerinin elinden alınarak yeniden fethedilmesinin 834. Yıldönümünün idrak edildiği günlerdeyiz.
Aynı zamanda Kürt sorunu ile ilgili tartışmalar da sadece siyasi rant uğruna revaç bulmuş durumda. Kimin muhatap olarak alınacağı konusunda yaşanan anlamsız tartışmaların altında asla ve asla gerçek bir çözüm niyeti yatmamaktadır.
Sorunun asıl kaynağı, gözesi olan Kemalizm’in külhanı CHP’nin, bu konuda söyleyecek hiçbir sözü yoktur. Her ne kadar şu anda CHP’nin başında bir Dersimli olsa da Dersim Katliamı’nda akıtılan kanlardan kırmızıya dönen Munzur Çayı’nın gözesi CHP genel merkezinden başka bir yer değildir.
1930’da gerçekleşen Zilan Katliamı’nda katledilen Kürtlerin hawarları halen CHP genel merkezinde yankılanıp duruyorken bu güruhun Kürtlerin acılarına çalacak ne merhemi vardır ne de doğrusu böyle bir niyetleri vardır.
Şeyh Said Kıyamı esnasında ve sonrasında bizzat CHP’nin bir numarasının emriyle iki numarası tarafından hazırlanıp uygulanan ‘Tenkil’ ve ‘Şark Islahat Planı’ neticesinde katledilen on binlerce Kürdün sinesine saplanan 6 oktan sızan kanlar halen Kemalizm külhanında akıp durmaktadır. Hal bu iken bu CHP’nin, çözüm benim, demesi kara mizahtan başka bir anlam ifade etmez.
Evet, neredeyse 100 yıldır devam eden bir Kürt Meselesi vardır. Ama bu sorunun kaynağı Kürtler ya da Türkler değil bilakis kafatasçı Kemalist ideolojidir.
Bu ideolojinin bilinçaltında bulunan ‘Ari’ ya da ‘Üstün’ ırk mantığı tüm sorunların kaynağıdır. Bu mantık, İslam Ümmeti’nin iki muhterem kavmi olan Kürt ve Türk kavimleri arasındaki muhabbetin ve kardeşliğin kaynağı olan İslam’a da düşmanlık yapıp onu etkisizleştirerek kardeşlik ve muhabbeti de bitirmeyi hedeflemiştir.
Oysa 1071’den bu yana kaderleri ortak olan bu iki kavim de tarihe iz bıraktıkları en şaşaalı dönemlerini İslam sancağı altında omuz omuza mücadele ederken yaşamışlardır.
Tıpkı Kudüs’ün cani Haçlılardan kurtarılışı döneminde olduğu gibi. Türk Hükümdar Nureddin Mahmut Zengi ile şarkın en sevgili sultanı Kürt Selahaddin Eyyubi ittifakı, Kudüs’ün fethi gibi büyük bir zaferi getirmiştir.
Bu taa 1. Dünya Savaşı’na kadar, Çanakkale zaferine oradan da Kurtuluş Savaşı’na kadar hep böyle süregelmiştir. Bu durum ta ki Kemalizm Kurtuluş Savaşı’nda Kürt ve Türklerin omuz omuza kazandığı zaferi çalana kadar böyle devam etmiştir.
Ama Kemalist zihniyet onun temsilcisi olan CHP hem Kürtlerin dillerini ve tarihlerini çalmış hem de Ümmet’in umudu olacak iki muhterem kavmin bir birine düşmesini arzulamıştır.
Şu an ki çıkışlarının hedefinde de asla ve asla Kürtlerin haklarını iade etme ya da Kürtçe’nin ve Kürtlüğün resmi olarak tanınmasını sağlamak gibi bir şey yoktur.
Çözüm de çözümün muhatabı da tarihi süreç ışığında ortadadır. Çözüm Zengi-Eyyubi kardeşliğinin yeniden ikame edilmesidir. Çözümün muhatabı ise aracısız bir şekilde Kürtler ve Türklerdir.
Türklerin halk olarak Kürtlerin hakları ve tarihi katkıları konusunda eğitime tabi tutulması lazımdır.
Kürtlerin ise Kemalizm’in Kürt versiyonu olarak kurgulanan Apoizm tuzağından kurtulması lazımdır.
Umut ve çözüm ise Nureddin ve Selahaddin arasındaki kardeşliğin yeniden ikame edilmesidir. Bu meyanda ‘Tek Dil ve Tek Millet’ saçmalığından acilen kurtulmak lazımdır.
Selam ve Dua ile…