Padişahların tebdil-i kıyafet gezerek milletin dertlerini dinlemelerine dair meşhur hikâyeler vardır. İşte onlardan tebessüm ettiren birisi…

Padişah veziri ile birlikte şehrin varoşlarından birinde gezmektedir.  Mahallenin girişinde şirin bir evin önünde genç bir kız örgü örmektedir. Padişah selam verip, kızım baban evde mi, diye sorar.

Kız; Babam evde yok! Azı yok etmeye gitti, der.

Peki ya Annen? Annen de mi evde yok?

Annem de evde yok. Biri iki etmeye gitti.

Kızım eviniz çok güzel ama bacası eğri

Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter.

Padişah ile kız arasındaki zekâ alışverişinden hiçbir şey anlamayan vezir şaşkınlık içerisindeyken padişah son soruyu sorar.

Sana semiz bir kaz yollasam o kazı yolar mısın?

Hem de nasıl! En ince tüylerine kadar yolarım.

Padişah bu son muhavereden sonra kıza, Allah’a emanet ol, der ve geri döner.  Saraya varınca, Kız ile konuştuklarımızdan ne anladın, diye vezirine sorar.

Vezir, hiçbir şey anlamadım, deyince Padişah, tiz gidip öğrenesün! Yoksa seni azlederum! Deyu ferman eder.

Vezir tutuşan eteklerini çeke çeke koşturup kıza varır.

Aman hanım kızım o konuştuğun padişahtı. Ben de baş vezirim. Konuştuklarınızı açıklamazsan halim yaman.

Kız, açıklarım açıklamasına ama her cevap için 10 altın alırım, deyince vezir, kızım sen yeter ki açıkla, deyip 10 altını hazırlar.

Kız, Padişah babamı sordu. Ben, azı çok etmeye gitti, derken babamın çiftçi olduğunu ve tarlaya tohum ekmeye gittiğini anlattım. Padişah da hemen anladı, der ve 10 altını alır.

Vezir kesesinden on altın daha çıkarınca kız ikinci cevabını açıklar.

Annem biri iki etmeye gitti demekle annemin ebe olduğunu ve doğum yaptırmaya gittiğini anlattım. Padişahımız da maşallah hemen anladı.

İkinci on altını da alan kız, Padişah, eviniz güzel ama bacası eğri derken benim güzel olduğumu ama gözlerimin şaşı olduğunu anlattı. Cevaben, bacası eğridir ama dumanı tüter, demekle şaşı da olsalar gözlerimin çok iyi gördüklerini anlattım, deyip 10 altını alır ve susar.

Vezir, kaz meselesi ne, deyince.

Kız, 10 altını peşin verirsen anlatırım, der. Vezir altınları kızın avuçlarına bırakır.

Kız, padişahın kast ettiği kaza gelince, o kaz maalesef sizsiniz. O bana yolladı ve ben de tüylerini yoldum. Vezir, nasıl yani, diye sorunca kız, baksanıza ha bire sizden altın alıp duruyorum. Tam da padişaha dediğim gibi, der…

Vezir dersini almıştır. Meseleleri ince bir anlayışla anlamak Allah Teâlâ’nın nimetidir. Hikmet sahibi olmak devlet adamları için gerekli bir vasıftır. Pahalıya patlasa da vezir anlayacağını anlamış ve saraya huzurla dönmektedir.

Aman ha Aman… Siz siz olun duyduklarınızı hikmet kulağıyla dinleyin. Yoksa tüylerinize yazık olur…