Boraltan Köprüsü olayını az çok hepimiz biliriz. Birçoğumuz olaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olayı CHP’nin cürümü olarak anlatmasıyla vakıf olduk. Sene 1945. Stalin Rusya’sının zulmünden kaçan 146 Azeri, Aras Nehri üzerinde bulunan Boraltan Köprüsü’nü geçerek Iğdır’daki sınır kapısına yakın bir karakola sığınıyorlar.
Sığınmacılar ‘Anayurt’ olarak adlandırdıkları ülkeye sığınmakla kurtulduklarını sanmaktadırlar. Ama büyük bir yanılgı içerisindedirler.
Aradıkları insanların Türkiye’ye sığındıklarına vakıf olan Ruslar, hemen harekete geçerek, iade talebinde bulunurlar.
Hem sığınmacılar hem de onların bulundukları karakolun yetkilileri Ankara’nın iade talebini asla kabul etmeyeceğini düşünmektedirler. Ama CHP’nin Milli Şefi İsmet İnönü onlar gibi düşünmemektedir.
İade talebi çıkar ve sığınmacılar iade edilmek istenince, bizi Ruslara vermeyin siz öldürün, derler. Sığınmacıları teslim alan Rus Askerleri hemen köprüyü geçer geçmez ellerini bağlayıp CHP tarafından teslim edilen esirleri Türk askerlerinin gözleri önünde kurşuna dizer.
Bu konuda yakılan bir türkü de şu mısralar vardır.
Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı,
Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.
Bu olayın üzerinden 75 yıl geçmesine rağmen zaman zaman Cumhurbaşkanı tarafından olayın işlendiğine şahit oluyoruz. Zulüm mü bu olay? Evet, sonuna kadar zulüm… Kime kayıtlı? CHP’nin kanlı zulüm defterine kayıtlı… Hem de öyle bir kayıtlı ki; 75 yıl sonra bile gelip yakalarına yapışabiliyor.
Demek ki; zalimliğin yakasına yapışan elden, kuvvetten kaçış yok…
Niye mi bu konu? Baba-Oğul Alpsoyların dramını her okuduğumda bu olay aklıma gelir. Şimdi düşünün ağır hastalıklarla boğuşan bu iki Müslüman zindanda ölecek olurlarsa bu bugünkü iktidarın Boraltan Köprüsü olayı olarak tarihe geçmeyecek mi? Bu iki insanın nesli devam ettikçe arkadan gelenler, dedelerimiz zindanlarda can verirken kim iktidardaydı diye sormayacaklar mı?
Bu gün 75 yıl önceki icraatından dolayı kürsülerde, meydanlarda tepkilerin hedefi olan İnönü gibi bundan yıllar sonra da bugünkü iktidarın yöneticileri de aynı duruma düşmeyecek mi acaba?
Kolon kanseri olan Şeyhmus Alpsoy ve 80’ine merdiven dayamış babası Mehmet Emin Alpsoy’un durumu da elbette bir gün Boraltan hadisesi gibi onların acılarını görmeyenlerin isimleriyle beraber anılacaktır.
Alpsoyların dramının, AK Parti iktidarı ve Cumhurbaşkanı için Boraltan hadisesi olarak büyük bir travmaya sebep olmaması için adım atmanın zamanı gelmedi mi acaba?
Selam ve Dua ile…