Bakmayın siz CHP ve diğerlerinin YSK’nın İstanbul seçimini iptal etmesi dolayısıyla bağırıp çağırmalarına. Aslında tam da onların istediği gibi oldu.

Belli ki; bu sonucu istiyorlardı ve hazırdılar. YSK’nın kararını açıklamasından hemen sonra sanki biri sura üflemiş gibi, sosyal medyada çok güçlü bir hareketlenme başladı. Başta Artist taifesi olmak üzere birçok kesim hemen tepkilerini ortaya koymaya başladılar.

AK Parti’nin kuruluşundan bu yana kendisine yaşatılan her mağduriyet onun için bir sıçrama tahtası olmuştu. Özellikle Erdoğan’ın, bu mağduriyetleri çok iyi bir şekilde millete anlatma becerisi milletin mağduriyeti sahiplenmesine ve yanlarında durmasına vesile olmuştur. Kapatma Davası, 367 saçmalığı, Muhtıra, 15 Temmuz gibi durumlar hep yükseliş olarak geri dönmüştür.

Şimdi roller değişmiş durumda. YSK vermiş olduğu kararıyla, aslında AK Parti’nin iddialarını kabul ederek Binali Yıldırım’ın mağduriyetini tescillemiş gibi görünse de gerçekte mağdur kimliğini CHP’ye hediye etti adeta. CHP kanadı ise gelen bu ortayı iyi değerlendirerek tıpkı önceki yıllarda AK Parti’nin yaptığını yapıp mağduriyet konusunu kendi tekeline almayı başardı.

Geçmiş tecrübelerin de gösterdiği gibi; Milletimiz mağduriyeti çok çabuk satın alır ve mağdurun yanında durur.

Aslında YSK verdiği kararla, sadece 31 Mart Seçimi’ni değil, önceki seçimleri hatta Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de tartışmalı hale getirmiş oldu. Özellikle iptal gerekçesi çok tartışılacak ve kamuoyunun AK Parti’nin itirazı hakkında ikna edilmesini zorlaştıracak bir gerekçe. YSK, oyların sadece yüzde 10’unun tekrar sayılması ile iki aday arasındaki farkın yarı yarıya azalması gibi, AK Parti’ye yazılması gereken oyların CHP’ye yazılması gibi açık ve anlaşılır gerekçeler dururken sandık kurullarındaki kamu görevlisi olmayan kişileri gerekçe gösterdi ve AK Parti’yi ateşe attı.

Seçim il ve ilçe belediye başkanlarını, encümen üyelerini ve muhtarları da kapsadığı halde iptalin sadece büyükşehir için olması aslında bariz bir tuzak. İptalin hemen ertesinde CHP diğerlerinin de iptali için başvurdu. Her şey kurgulandığı gibi gidiyor.

AK Parti bir yargı darbesiyle karşı karşıya. Kısa sürede kazanç gibi görünen bu durum tıpkı MHP ile yapılan ittifak gibi olumsuzluk olarak yansıyacaktır. AK Parti bu kadar itiraz yerine, şaibeli bir şekilde kaybettik diyerek sonucu kabul edecek olsaydı eğer, bir sonraki seçimde yeniden İstanbul’u alabilirdi belki. Ama tekrarlanacak seçimde de CHP kazanacak olursa eğer bu Ak Parti için Karlofça Antlaşması’na dönecektir.

YSK’nın da içinde olduğu çok garip bir senaryo var ortada ve herkes çok güzel rol yapıyor. İptal kararından sonra CHP ekseninde gösterilen operasyon refleksi, sosyal medya atakları, her şey çok güzel olacak şirretliği, başlatılan ve hızla büyütülen bağış kampanyası ve tüm bunların gelişim hızı bile olayların kurgusunu ortaya koyuyor.

Bu tuzak nasıl mı bozulur? AK Parti’nin yeniden kendi ilkelerine dönmesiyle elbette. Bakın 31 Mart seçim sürecinde CHP tıpkı AK Parti’nin sergilediği geleneksel seçim stratejisini sergileyerek seçmenlere ulaştı. AK Parti ise birçok yanlış sergiledi, adeta bundan birkaç seçim öncesinin CHP’sini taklit etti.

İstanbul’da, Türkiye’ye ulaştırma alanında çağ atlatmış bir adayı varken AK Parti, onun eserlerini öne çıkarmak yerine MHP’nin kulaklarına üflediği Beka Meselesi tuzağına düştü. Başta en iyi niyetliler olmak üzere her uyaranı, her eleştireni hemen hain, düşman gibi sıfatlarla yaftaladılar.

Hele medya sektöründeki yandaşları, onlar kesin 10 puan kaybettirmiştir. İktidara yakın olmayı kudret sayıp sağa sola racon kesen yandaşlar, CHP adaylarına hakaret ederek onların seçmenlerini konsolide ettiler ve başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bir çok önemli yerin az oy farklarıyla kaybedilmesine sebep oldular. Maalesef halen aynı dili kullanıyorlar ve halen iktidar tarafından kollanıyorlar. AK Parti’nin böylesine en Sıradışı ve Mehteran bölüğü gibi dostları varken, ne düşmana ne de muhalefete ihtiyacı vardır.

Hâsılı kelam, AK Parti’nin kurumsal kimliğini öne çıkararak yanlışlardan ders alması ve kuruluş kodlarıyla iktidar kibrinden kurtulması gerekiyor ki, bu yargı darbesinden kurtulabilsin. Yoksa gerçekten ülkeye yazık olacak.