Sultan-ül Vaizin Konyalı Tahir Büyükkömürcü Hocaefendi, Konya Kapu Camii`nin sohbet kürsüsünden Hızır`a âşık olan adamın hikâyesini anlatıyordu. Evliyaullahın mertebelerini ve insanların amelleriyle şekillendikleri gerçeğini anlatan bu güzel hikâyeyi, elbette ben merhum Tahir Hoca kadar güzel anlatamam ama yine de kalemim el verdiğince dinlediğim bu hikâyeyi size aktarayım.
‘Allah Teala`nın Salih kullarından biri, görmediği halde Hızır`a (A.S) aşık olmuştur. Aşkından yanıp tutuşan zat, günlerce, gecelerce Allah Teala`ya ‘Ya Rabbim bana Hızır kulunu göster` diye yalvarıp dururmuş. Salih kulun Hızır`a olan sevgisi yanında ne Mecnun ne de Ferhat`ın esamesi okunurdu.
Yatar kalkar Allah Teala`ya ‘Hızır da Hızır illa da Hızır` diye yakarıp dururdu. Nihayetinde duasına icabet edilir ve Allah Teala`nın izniyle Hızır adama görünür.
Adamın ayakları yerden kesilmiş, sevinçten nutku tutulmuştu. Hızır kendini açık etmiş ve duasına icabet edildiğinin müjdesini vermişti. Adam Hızır`ın ellerini öpüyor boynuna sarılıp duruyordu.
Biraz sakinleştikten sonra büyük bir saygı ile ‘Ey benim Hızır Efendim hoş geldin sefalar getirdin. Ben yıllarca yakarıp durdum, madem gelecek, kendini bana gösterecektin de neden beni o kadar beklettin ancak ahir ömrümde bana zahir oldun` diye sorar.
Hızır ise, ‘insanların arasına karışmak onları oldukları gibi görüp de dayanmak o kadar kolay mı sanıyorsun, insanların batınlarını gerçek yüzlerini görmek dayanılmaz bir haldir` diye cevaplar.
Hızır`ın mihmandarı, mübarek misafirinin ne demek istediğini anlamamıştır. Bunu fark eden Hızır, ‘al sana yetki bundan sonra Hızır sensin” deyip cübbesini ve takkesini ona vererek, “haydi sokağa çık şimdi, sen Hızırsın, çık da bak bakalım Hızır`lık kolaymıymış` der.
Bir anda Hızır olan zat hemen sokağa, kalabalığın arasına fırlayınca birden bire dili tutulmuş. Çünkü sokaklarda insanlarla hayvanlar iç içe dolaşıyor, tanıdığı kimi insanların hayvan suretinde olduklarını görüyordu. Kimi Horoz, kimi maymun, kimi kuyruklu, kimi kanatlı, çarşı mahlûkat dolu.
Hızır olmanın neticesinde keşf açılan zat herkesi ameline uygun surette görüyor. Zalimleri sırtlan; Dönek ve ikiyüzlü insanları maymun; Şehvet düşkünlerini horoz; Onu bunu ısıran, gönül kıran kimseleri köpek şeklinde görüyor.
Hızır olmak o kadar da değilmiş. Ama Hızırlığını da birileriyle paylaşması lazımdı. Kalabalığa göz gezdirince ay yüzlü, adeta nurlar saçan pırıl pırıl bir insan görmüş. Hemen o tarafa yönelen bizim Hızır, önce adamı selamlamış ardından ise; ‘Efendim ben Hızır`ım bir dileğin var mı benden?` diye sorar.
Ay yüzlü adam, adeta bir Hz. Ebubekir edasıyla vakur bir şekilde tebessüm ederek bizim Hızır`a şu sözlerle kapağı verir ‘Evladım sen işine bak! Bize Hızır lazım olursa senin eve varırız`
Bizim Hızır alacağını almıştır. Sevgisine de duasına da icabet edilmiş hem de Hızır olmanın hikmeti kavratılmıştır.
Suretler Siretin aynasıdır…