-Mazlum Kobani OUT Mahmut Reş İN!

Eski ABD Başkanı Trump, Kuzey Suriye konusuna hususi bir ilgi göstermiş ve bu bölgedeki PKK/ YPG yapılanmasının başı sayılan Mazlum Kobani ile canlı uydu görüşmeleri yapmaktan geri durmamıştı.

Trump’tan koltuğu devr alan Biden da hızını alamayarak, Mazlum Kobani’ye ve YPG yapılanmasına iltifatların dozunu artırarak sahiplenmişti.

Hatta öyle ki kısa bir süre önce bir haber sitesine röportaj veren Mazlum (Abdi) Kobani, “Biden’ın kendilerini terk etmeyeceğine dair söz verdiğini” söylemişti.

ABD’nin Afganistan’dan ani kaçışı -pardon çekilişi- sonrasında verilen bu röportajda Mazlum Abdi şu vurguyu da özellikle yapıyordu:

Dürüst olalım, Amerika'nın Afganistan'dan çekilmesinden sonra insanlar korktu.”

Mazlum Abdi, ABD’ye onları terk etmeyeceğine dair yeminler ettirirken Kandil’deki PKK üst yönetimi bir gece yarısı operasyonuyla aniden Abdi’nin Kuzey Suriye başkomutanlığı(!) görevine son vererek Cemil Bayık’a yakın olduğu söylenen Mahmut Reş isimli kişiyi o konuma atıyordu.

Anlaşılan bu korku Kandil’i de sarmış durumda.

Çünkü Türkiye, yeniden sınıra gözle görülür bir yığınak yapmaya başladı ve bu kez ABD diplomasisinin ya da diğer deyimle ‘Tehditlerinin’ çatışmayı durdurmayacağı anlaşılıyor.

Neden mi?

Çünkü; ABD eskisi kadar güçlü değil.

Çünkü Çin-Rusya-Türkiye ve İran gibi ülkeler ‘Tek Kutuplu Dünya’ hayalini yıkacak eylem ve söylemlerini her gün daha da artırıyorlar.

Anlaşılan o ki PKK/YPG yeniden ÇUKUR kazmaya başlayacak ve Türkiye’yi ÇUKUR başlarında bekleyecek.

Bu kez tek fark Mazlum Kobani yerine Mahmut Reş ÇUKUR BAŞI olacak.

Yoksa PKK/YPG dereyi geçerken neden at değiştirsin ki?

Dahası; Mahmut Reş’in daha önce Türkiye tarafından gerçekleştirilen Afrin Operasyonu’nda şehri ilk terk eden komutan olduğu özellikle vurgulanıyor.

Netice-i Kelam; PKK üst yönetimi ABD’nin Afganistan’dan kaçarcasına çekilmesini kendisi için bir ders olarak almış olacak ki diplomasi dilini kullanan bir katili görevden el çektirip sadece ‘Savaş’ diyen başka bir katili iş başına getirmiş.

PKK, Kuzey Suriye bağlamında bu hazırlığı yaparken Duran Kalkan’ın Türkiye ile ‘Masaya oturma’ arayışı da ayrıca not edilmelidir.

PKK/YPG her ne yaparsa yapsın görünen o ki Ortadoğu’daki dengeler onun aleyhine gelişmeye başlıyor.

-‘Kürdistan’ Kelimesine Alerjinin Sebebi...

HÜDA PAR Genel Başkanı Sayın Yapıcıoğlu’nun belirttiği gibi ‘Kürdistan’ terimi salt bir coğrafya için kullanılmış.

Bu durum Selçuklular’da ve Osmanlı’da hep böyle olagelmiştir.

Hatta 1920 Anayasası’nın ruhu da bu gerçeği kabul etmiş ancak ne yazık ki bir oldubittiye getirilen 1924 Anayasası ile birlikte bu ülkedeki herkes Türkiyelilik yerine Türklük Potası içinde eritilmek istenmiştir.

Doğrusu birçok etnik yapı için bu başarılı olsa da Kürdler bir türlü(!) bu potada erimeyi kabul etmemişler.

Hal böyle olunca da bir kavgadır başlamış Kürt kelimesi gibi Kürdistan kelimesi de sakıncalı bulunmuş ve literatüre yasaklı kelimeler olarak girmişler.

Neyse ki 2005 sonrasında yaşanan ‘Açılımlar’ ile Kürdün varlığı kabul görmüş ancak Kürdlerin büyük bir çoğunluğunun yaşadığı coğrafyanın doğal ismi yani Kürdistan’a bu nezaket gösterilmemiştir.

Teke tek konuşulduğunda ‘Irkçılığı Şeytan işi’ olarak gören birçok kişi ne ilginçtir ki konu Kürdistan olunca yine (Şeytan işi) demeden milliyetçiliğin hız teknesindeki yerini almakta gecikmeyerek atıp tutmaya başlıyor.

Şükür ki tarihi kitaplarda Kürdistan kelimesi coğrafi bir bölge adı olarak geçiyor.

Yoksa bu zihniyet, tüm dünyaya bu bölgenin de aslında önceden var olmadığını, Cumhuriyetle birlikte bu bölgenin yaratıldığını dayatmaya çalışırlardı.

‘Kürdistan’ diyen herkesi de İnterpol’e şikayet edip kırmızı bülten çıkararak gününü gösterirlerdi. Abartılı mı geldi? Hiç de değil.

Çünkü;

Kürdistan dediği için insanların gözaltına alınması veya tutuklanmasının sonraki merhaleleri ne olur? Doğrusu insan merak ediyor.