Rothschild ailesi ile ilgili olarak çok şey yazıldı çizildi.
Dünya Tarihinin son iki yüz yılına bir şekilde damgalarını vurmayı başaran bu ailenin tam bir gizem ve sır küpü olduğu bilinen bir gerçek.
Sanayi Devriminin ana dinamosu sayılan Rothschildler, kısaca AİLE olarak anılır.
Aile’nin en büyük çıkışını İngiltere ile Prusya’nın Napolyon Fransa’sına karşı yürüttüğü Vaterloo Savaşı’nda yaptığı biliniyor.
Merkezleri Londra olan Aile, savaşın sonlarına doğru ellerindeki tüm hisse senetlerini satmaya başlar.
Borsayı bu Aile üzerinden takip eden diğer yatırımcılar da apar topar tüm hisselerini satmaya başlarlar.
Londara’daki fısıltı gazetesi Napoyon’un savaşı kazandığını fısıldar.
Ancak bir süre sonra gelen bilgiler Napoyon’un büyük bir hezimete uğradığını söyleyecektir.
Tabii bu sürede olan olmuştur.
Aile, 50’ye sattığı hisseleri 1 kuruşa piyasadan toplamıştır.
Bu hisselerle devasa büyüklükteki sermayelerini savaşlarda ülkelere verdikleri faizli borçlarla katlayan Aile, adeta koca devletleri ve imparatorlukları faizli kredilerle bağlamışlardı.
Bu imparatorluklardan biri de Kırım Savaşı esnasında borç almak zorunda kalan Osmanlı’dır.
Kısacası üç büyük imparatorluk (Osmanlı-Rus-Alman İmp.) aldıkları yüksek faizli borçlarla girdikleri yeni savaşlarda bellerini bir daha doğrultamamışlar ve ardı sıra parçalanmışlardı.
Aile ise servetine servet katarak büyümesine devam etti.
Ekonomik ve siyasi hakimiyetlerinin üzerinden iki asır geçen Aile’nin karşısına ilk defa birileri çıkıyor.
Japonya’nın önde gelen bankalarından Softbank’ın Ceo’su Masayoshi Son içinde bulunduğumuz yeni dünyayı şöyle anlatıyor:
“Mayer Amschel Rothschild 19. Yüzyılda Sanayi Devrimi için bir sermaye sağlayıcısıydı.
Sanayi Devrimiyle birlikte insanın yerini makine aldı.
Şimdi ise bilgi devriminin içinden geçiyoruz.
Makinaların yerini YAPAY ZEKA alacak. Bunu biz yapacağız...” diyor.
Masayoshi Son, Rothschild’lerin mevcut dünya hakimiyetlerine yapay zeka ile son vermek için çalıştıklarını vurguluyor.
İlginçtir ki; bugüne kadar hiçbir aile, grup, şirket veya devlet ortaya çıkıp da Rothschild’lere direkt olarak diş bilememiştir.
Şimdi ne oldu da Softbank’ın Ceo’su bu cür’eti gösteriyor.
Son, yürek mi yemiş bilinmez ama “Cesur Yürek” filminden dolayı bu lakapla anılmaya başlanan Mel Gibson’dan da buna benzer bir çıkışın gelmesi hiç de tesadüf değil.
Hele hele bu çıkışın büyük bütçeli (150 milyon $’lık) bir FİLM ile geliyor olması oldukça düşündürücü.
Koyu Katolik Gibson, daha önce ‘İsa’nın Çilesi’ filmi ile özellikle Yahudilerin şimşeklerini üzerine çekmişti.
Tabii bu Yahudi gruplarının baş hamisinin Rothschildler olduğu unutulmamalıdır.
Nitekim, birinci Dünya Savaşı sonlarında(1917) İngiliz Dışişleri Bakanı olan A.J Balfour'un girişimiyle başlatılan ve sonuçta Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmasını öngören deklarasyon için gönderilen mektup Siyonistlerin lideri olarak Rothschildlere teslim edilmişti.
Şimdi Aileyi direkt hedef alan Gibson’un filminin yankıları bekleniyor.
Gelinen noktayı iyi anlamak için birkaç kişinin ‘Köşetaşı’ sayılacak birkaç cümlesini hatırlamakta fayda var:
Mel Gibson, yeni filminin adını ‘Yeni Dünya Düzeni’ olarak belirtirken “Elimde Rothschildler ile ilgili çok ciddi dokümanlar var! Tamamen gerçekleri beyaz perdeye yansıtacağım!” diyor.
Masayoshi Son: “Yapay Zeka ile Rothschild Ailesinin yerini alacaklarını” belirtiyor.
Space X’in sahibi Elon Musk “ÇİP endüstrisine hızlı giriş yapmak için çalışmalara başlayacaklarını” söylüyor.
Güney Koreli ve Japon firmalar “Savaşlarda kullanılmak üzere Humanoid robotların üretimi için Pentagon’dan ciddi meblağlı siparişler aldıklarını” belirtiyor.
Bir zamanlar Rothschildlerin sözcüsü gibi açıklama yapan ancak sonradan Rockefellerlerin safına geçen meşhur spekülatör G. Soros, “Çin’e yatırım yapan kaybedecek!” diyerek teknoloji firmalarına işaret fişeği çakıyor.
Tüm bunlar sürerken ABD’li dev teknoloji firmaları Yapay Zeka merkezli çalışmalarını hızlandırıyor.
ABD ve Çin ekseninde AİLELERİN de dahil olduğu büyük bir teknoloji savaşının aslında “Yeni Dünya Düzeninde” kimin başrolü oynayacağı ile ilgili olduğu anlaşılıyor.
Mel Gibson’un bu filmi çekmesinin nedenleri, elindeki belgeler, Bilderberg-CFR-Davos-Dünya Bankası-İMF...gibi birçok önemli kurumu hedef alma cesareti göstermesi bir yana filminin bu başlıkta yani ‘Yeni Dünya Düzeni’ olması da tesadüf değil elbet!