-Dar Alanda Kısa Paslaşmalar! Kürtlere Dertlerini Soran Oldu Mu?

Sadece Türkiye’de değil, Irak, İran ve Suriye ile birlikte dört ülkede yüz yıldır süregelen bir sorundur Kürd Meselesi.

Bunu bir sorun olarak adlandırmak pek de doğru değil. Bu 4 ülkenin milliyetçilik ekseninde yürüttükleri politikalar nedeniyle zamanla kendileri için soruna dönüşmüş.

Türkiye’de 40 yıldır süregeldiği söylenen bu meselenin aslı İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktidara gelişiyle (1908) başlamış ve halen bir çözüme kavuşmamıştır.

İttihat ve Terakki demişken insanın aklına haliyle CHP Zihniyeti geliyor.

İşte bu zihniyetin perde önündeki baş temsilcisi CHP Lideri Kılıçdaroğlu yaklaşan seçimlerde Millet İttifakı’nın oylarını konsolide etmek adına gündemine Kürd Meselesini tekrar alarak;

  "Siyaset kurumunun 35-40 yıldır çözemediği bir Kürt sorunu var. Kürt sorunu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. Devlet dediğiniz kurum gayrimeşru bir organla muhatap olmaz. Meşru organ kimdir? HDP'yi meşru organ olarak görebiliriz..." diyor.

Sanki bu meselenin çözümünü yüz yıldır engellemeye çalışan bu zihniyet değilmiş gibi rahat konuşuyor.

Neyse, Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerine karşılık gecikmiyor.  

HDP'nin sabık eşbaşkanı Sezai Temelli, Twitter hesabından şu cevabı veriyor:

“Asla unutulmaması gereken şey demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı'dır.”

Yani HDP, seçim pazarlıklarında ‘Öcalan’ı işaret ederek’ mesajını veriyor.

Dar alandaki bu kısa paslaşmalardan anlaşılan o ki;

CHP, Kürt Meselesi konusunda adres olarak HDP’yi gösteriyor. Kürdlere “Sizin OY YERİNİZ HDP’dir” demek istiyor.

HDP de atılan pası alarak İmralı’ya şutluyor ve “Öcalan’ı unutmayın ya özgür kılın ya da şartlarını düzeltin!” diyor.

İlginçtir; ‘Amerika Minyatür Kale’ tarzı bu paslaşmada unutulan diğer aktörlere yani bölgedeki diğer partilere ve STK’lara bir şey sormak bir yana ana aktöre yani KÜRTLERE dahi kimse bir şey sorma ihtiyacı hissetmiyor.

 -Kılıçdaroğlu’ndan Yeni Bir Fıkra!

Geçtiğimiz günlerde bir düğüne katılan Kılçdaroğlu, kendince bir fıkra anlatmış ve salondakiler fıkranın sonunda şaşkınca birbirlerine bakakalmışlardı.

Hiçbiri gülmeyince Kılıçdaroğlu bozuntuya vermemeye çalışmıştı.

Bugünlerde art arta yaptığı açıklamalarla yine Temel Fıkrası kıvamında konuşuyor.

Kılıçdaroğlu, muhafazakar vatandaşların CHP'den endişe duymaları için algı oluşturulduğunu ileri sürerek bu konuda güvence vermeye çalışıyor.

"Laikliğin teminatıyız" diyerek meydanları inleten ve Laikliği de kendi sığ ideolojilerine göre yorumlayan CHP zihniyeti sosyal medyadan ve ekranlardan çekinmeden sergilediği görsellerde İslam Karşıtlığından dolayı tepki alıyor.
 
Seçim çalışmalarına  hız veren Kılıçdaroğlu, dün HDP seçmenine gülücükler atarken bugün de Mütedeyyin kesime göz kırpmaya başlıyor.

Erken seçim alarmı veren Kılıçdaroğlu, iktidara gelebilmeleri için muhafazakar seçmenin oylarını alabilmek için partisinin bu manzarasını düzeltmeye çalışıyor.

Bu konuda katıldığı bir TV programında Kılıçdaroğlu, şu açıklamayı yapıyor:

“...Muhafazakar vatandaşların CHP'den endişe duymaları için algı oluşturulduğunu” ileri sürerek,

“Muhafazakarların haklarının güvencesinin CHP olduğunu” belirtiyor.

Kılıçdaroğlu, "Bu konuda kimsenin endişesi olmasın" diye ekleyerek devam ediyor;

"..Hiçbir vatandaşımızın ekmeğiyle, kılık kıyafetiyle, inancıyla ve ibadetiyle, dili ve kültürüyle uğraşmayan bir sistem inşa edeceğiz."

Doğrudur endişe edecek bir şey yok “CHP’nin yaptıkları yapacaklarının garantisidir!”

Sanki Çarşaf düşmanlığı yapan belediye başkanları CHP’li değilmiş gibi, sanki otobüslerde metrobüslerde, metrolarda, meydanlarda ve lüx diye bilinen mekanlarda örtülü bayanlara hakaret ve tehdit edenler bu zihniyetin sahipleri değilmiş gibi, sanki her fırsatta İslam’a ve Müslümanlara hakaret edenleri birileri ayarlıyormuş gibi konuşuyor Kılıçdaroğlu.

Eğer ayarlama varsa perde arkasında yine CHP’nin laik Kemalist zihniyeti var.

İlginçtir, Kılıçdaroğlu, İzmir ve Edremit’te CHP Belediyelerinin organize ettiği ve Çarşaf’a, Müslüman bayanların giyimine hakaret edip İslami Yaşam Tarzını hedef alan çalışmaları görmezden gelerek böyle ballı ballı konuşmasının başında “Bu bir Kılıçdaroğlu Fıkrası’dır” diyebilirdi. O zaman belki gülen olurdu.

Bu haliyle hiç de güldürmüyor!