-HDP, Millet İttifakı’na Rest Çekmeyip Göz Kırparken; PKK’ye “Silah Bırak” Diyebilecek Mİ?
Türkiye için çok önemli bir dönüm noktası olacak 2023 seçimleri yaklaştıkça siyasi gerilim ve ittifaklar arası pastadan pay kapma uğraşı artıyor.
Bu konuda gözle görülür bir uğraş veren HDP yönetimi mütemadiyen Millet İttifakı’na seslenip gizli yürütülen mütefikliği aşikar kılmak istediğini beyan ediyor.
HDP, ısrarla “Bu işin adını koyalım!” diyerek perde arkasında kalmak istemediğini beyan ediyor.
Normal şartlarda HDP, geçen Yerel Seçimlerde Millet İttifakından istediklerini liste halinde sunmuş ve büyük oranda elde etmişti.
Millet İttifakı, HDP’nin acele ettiğini düşünerek zaman kazanmaya çalıştıkça, HDP’liler önümüzdeki seçimde oylarının “Çantada keklik olmadığını” ısrarla dile getiriyor.
Millet İttifakına yeni bir liste sunmaya hazırlanan HDP’nin listesinin başında ne olacağı HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın, ‘Şırnak halk buluşmasındaki’ çağrısında.’
Sancar, “HDP'nin bir sonraki ittifaklarının Öcalan'a özgürlük ittifakı olacağını” belirtti.
Bu istek Millet İttifakıyla yaptıkları bir pazarlık.
Sancar bir de Eylül ayında her iki tarafa da (Devlet ve PKK olarak anlaşılıyor) bir çağrılarının olacağını belirtiyor.
HDP’nin, devletten isteyeceği şeyin “Çözüm Sürecine” dönmesi olacağı biliniyor.
Şimdi asıl merak edilen; HDP’nin, Millet İttifakı’na Rest Çekmeyip Göz Kırparken; PKK’ye “Silah Bırak” çağrısında bulunup bulunamayacağıdır.
Anlaşılan o ki; HDP, PKK’ye bu çağrıda bulunsa dahi
- Kapatma davasının üstesinden gelebilmek için
- Millet İttifakıyla tam mezc olup olası bir İKTİDAR durumunda Türkiyelilik söylemiyle rahat at koşturabilmek için olacaktır.
Yoksa PKK’yi işlediği katliam ve vahşetlerinden dolayı eleştireceği için değildir.
-40 Ülkenin 40 Yıldır Karıştırdığı Afganistan’da Taliban Yönetimi!
-İslam’a Olan Düşmanlıkları ‘Bağımsız Afganistan’ Gerçeğini Görmelerine Engel Oluyor!
Afganistan coğrafyası zorlu bir coğrafyadır.
Açık denizlere sınırının bulunmaması, dağlık arazisinin yoğunlukta olması ve 40 yıldır süregelen işgal ve direniş çabaları ülkenin ilerlemesini ve kalkınmasını durdurmuş vaziyette.
1979’da SSCB tecrübesi ve 2001’de ABD’nin makus işgali Afgan Milletinin ‘Geleceği’ açısından karamsar tablolar çizilmesine yol açtı.
Taliban’ın 20 yıllık azimli direnişi neticesinde 1975 Vietnam işgalinde olduğu gibi her şeyi yüzüne gözüne bulaştırarak tası tarağı TOPLAMADAN kaçıp giden süper güç(!) ABD’nin ardından tüm dünyada olduğu gibi bizde de insanlar şunu sormaya başladı;
Şimdi ne olacak?
Her fırka, her ideolojik yaklaşım kendine göre yorumlar yapıp duruyor.
Ancak ilginçtir ki dikkatlerden kaçan çok önemli bir şey var:
Afganistan, Taliban liderliğindeki bir güç ile ‘Bağımsızlığını’ kazanma onurunu yaşıyor.
Bir ülkenin, bir milletin işgal altında olması ve bunu içselleştirmesi kadar daha aşağılık bir durum olabilir mi?
İşte Taliban, Emperyalistlere ve yerli işbirlikçilerine rağmen bu onursuzluğu reddederek ülkeyi işgalcilerden kurtarma izzetini göstermiştir.
Bu bile başlı başına Taliban’ın, ‘Bağımsızlık’ şarkısı söyleyen sözde solcu- devrimci… vs kesimlerce takdir edilmesine yeterdi.
Ancak Taliban’ın yönetim olarak Şeriat’ı uygulayacağını bilen ‘Hayranlıkla Batılılar gibi yaşayıp Batıya düşmanlık eden bu kesimler’ bir ülkenin bir halkın bağımsızlığını önemsememeleri ilginç değil mi?
Eleştirdikleri yönetim modeline gelince; Bunu da 40 milyonluk bir halkın kendi iç iradesi olarak neden kabul etmiyorlar?
“Afganistan Afganistanlılarındır!” sloganı neden zor geliyor?