-İstanbul Gitti Ankara Geliyor!

Yaklaşık 10 yıldır ülkenin gündemini meşgul eden İstanbul Sözleşmesi nihayet feshedildi.

Fesh kararından hemen ardından AB’den tut ABD’ye kadar neredeyse tüm Batı Dünyası’ndan tepkiler geldi.

Tabii tepkiler bunlarla sınırlı kalmadı.

Özellikle yerli bilinen Batı hayranları gerek gösteriler gerekse de sosyal medya platformlarında gösterdikleri yoğun karşıtlık ile kendilerince bu sözleşmenin savaşını veriyorlar.

İktidar ve devlet kanadında ise bu anlaşmanın bir “Ulusal Güvenlik Sorunu” olduğuna karar verildiğinden feshi uygun görüldü.

Nitekim gerekçelere bakıldığında özellikle bazı sapkın derneklerin bu sözleşme üzerinden toplumu ifsat ettiğinin anlaşıldığı söyleniyor.

Ancak bu sözleşmenin daha etkin uygulanması için çıkarılan 6284 ve beraberindeki yasalar var olduğu müddetçe İstanbul Sözleşmesinin ruhu da var olacak demektir.

Bunlar da yetmedi şimdi Ankara Sözleşmesi’nden bahsedilmeye başlandı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, “İstanbul Sözleşmesi’nin yerine Ankara Sözleşmesi hazırlıyoruz” diyor.

Gelen baskıları hafifletmek içinse, diyecek bir şey yok. Ancak İstanbul Sözleşmesinden daha tam olarak kurtulamamışken yenisinin (velev ki gerekçeli kararda geçen aşırılıklar çıkarılmış olsa da yeterli olmaz) konularak bir daha Batı normlarına göre ‘Kadın Hakları’ konusunun ele alınması bu hamurun daha çok su götüreceği anlaşılıyor.

-Eğitim-İş Sendikası Bölücülük Yapıyor!

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2018 yılında ANDIMIZ’ın okutulmasına devam kararına karşı yaptığı itiraz Danıştay tarafından birkaç gün önce kabul edilerek okullarda artık bu andın okutulmaması kararı verdi.

Bu konuda gerek Muhalefet gerekse bazı (sözde) sanatçılar “Andımız kaldırılamaz!” diyerek ateş püskürdüler.

Bununla da yetinmeyen bu kesimler, Danıştay’a yeniden iptal davası açtı.

Buraya kadar anlaşılır bir şey.

Neticede bu kesim için Andımız hayati bir meseleye dönüştürülmüş.

Bir varlık sebebi olarak ele aldıkları ‘Andımız’a dokunulmasını “Ulus Devletin” varlığını anlamsızlaştırdığını düşünüyorlar.

Ancak burada durmayıp daha ötesine geçenler de var.

Eğitim-İş Sendikası bu konuda başı çekiyor galiba.

Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş Sendikası her sabah okullarda öğrencilerle birlikte “Andımız’ı” okuma kararı aldı.

Bu karardan bazı ‘Özel okullarda’ dün itibariyle içeriğinde bolca ırkçı öğeler bulunan ‘Andımız’ yeniden okunmaya başladı.

Bu kesimler kafa tutmanın sarhoşluğu içinde Irkçı- Faşizan anlayışlarından vazgeçmeyeceklerini ilan ediyorlar.

-TTB İslam’a Düşmanlığını Hiç Gizlemiyor!

Evvelden beridir Türk Tabipler Birliği (TTB) olarak bilinen kuruluş “İslam karşıtı duruşu ve çalışmalarıyla” tanınır.

TTB son olarak hazırladığı, "Türkiye'de Bağışıklama Hizmetlerinin Durumu" başlıklı raporun girişinde, Besmele hakkında alaycı ifadeler kullanarak gerçek yüzünü bir daha gösterdi.

Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak ve Dr. Bahar Marangoz tarafından hazırlanan raporun giriş sayfasında; "esirgeyen yoktu, bağışlayan da!.. Esirgenmeyen ve bağışlanmayan tüm kardeşlerimiz ve çocuklarımızın anısına…" ifadelerine yer veriliyor.

Bir dönem TTB’nin kapatılması konusu gündeme gelmiş ancak üzerinden başka sular aktığı için olay unutulmaya terk edilmişti.

Tabii kapatılma konusunun gerekçesi yine milliyetçi refleksler idi.

Ancak TTB’nin varlık sebebi gerçekte bu ülkede İslami anlayışa ve toplumda kökleşmiş manevi değerlere karşı bilinçli bir karalama çalışması sürdürmek gibi görünüyor.

Sol ve marjinal kesimlerin sığınak üslerinden biri sayılan bu kuruluşun bir de bu yönüyle ele alınması gerekir.