--Yıldız Tilbe'den Tarih Dersi
Tilbe, geçtiğimiz günlerde (Üstad) Said Nursi'nin akrabası olduğunu belirtmiş, ardından evrim teorisine yönelik eleştirilerini Twitter hesabından paylaşmış ve bu mesajları takipçilerinin sert tepkisi ile karşılaşmıştı.
Şimdi de Şeyh Said ve Seyyid Rıza konusunda twettler atan Tilbe’ye çok sert eleştiriler geldi.
Beklenildiği gibi azgın azınlık Tilbe'ye, hemen "Vatan Haini" etiketini vurmaya başladı.
Tilbe bu tepkilere karşı yeni bir mesaj yayınlayarak olaya daha ilginç bir boyut kazandırdı.
Tepki ve hakaretlere cevap veren Tilbe, "Ben mi vatan hainiyim? Vatan hainleri, vatana ait her değeri, kültürü, dili, dini, milleti, kişiyi, ağacı, suyu, toprağı hain görürler. Vatan hainleri tarihi de İngilizler ve yabancı ülkelerin yazdıkları yalan yanlış bilgilerden öğrenirler. Ben "Türkiye Cumhuriyeti"yim her şeyiyle her şeyimle." ifadelerini kullandı.
Bu atışmalarda insanın dikkatini en çok çeken şey; Laik Kemalistlerin hemen saldırıya geçip Tilbe’yi ‘Vatan haini’ ilan etmeleri değil tabii ki. Bu onların kutsal kanlarına(!) karışmış bir zehirdir ki hiçbir zaman tarihi hakkıyla okumazlar, kimin doğru kimin yanlış olduğu da çok umurlarında değildir.
Burada asıl dikkati çeken olay; Tilbe’nin geri adım atmaması ve bu azgın azınlığa kalkıp TARİH DERSİ vermesidir.
Darısı bu azgınlara karşı mücadele ederken yavaş yavaş (Düşüncede ve amelde) onlara benzemeye başlayan BİZİM MAHALLENİN başına!
-Akşener’in Yeni Sistem Dizaynı!
İyi Parti’de bir süredir sular durulmuyor. Partinin ağır toplarından Ümit Özdağ, partinin iç sırlarını aşikar edince ortalık karıştı.
Aslında seçim meydanlarında bir pazarlığın yaşandığı ve Millet İttifakı üyelerinden büyüklerin küçüklere ciddi sözler verdiği söyleniyordu.
Ancak Özdağ bu çalışmaları ve görüşmeleri dillendirince ortalık karıştı.
Ümit Özdağ, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, CHP, İYİ Parti, SP ve HDP’nin, Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu öncülüğünde 2018 seçimlerinin ikinci tura kalması durumunda açıklanacak bir anayasa hazırladığını öne sürmüştü.
İyi Parti böyle bir çalışmayı şiddetle reddederken Akşener: ”Bir deli bir kuyuya bir taş attı, nasıl çıkaracağımızı bilmiyoruz!” diyerek tepkisini dile getirdi.
İlginç olan, iddia edilen partilerden hiçbirinin bu çalışmayı üstlenmemesi.
Oysa anayasa profesörü Kaboğlu, bahsedilen dönemde böyle bir çalışma yaptığını TV ekranlarından açıklamıştı.
Taşlar yerine konulduğunda Akşener’in iki gün önce bir TV ekranından yaptığı şu açıklama söylenilenlerle ilgi yeterli bilgi veriyor:
Akşener; "Biz Atatürk'ün yaptığı ve bugüne kadar bir daha tekrarlanmayan bir şeyi yapmaya çalışıyoruz. Sistemi tasarlıyoruz." demişti
Yani bir akıl bu ülkede sistemi yeniden DİZAYN etmek için kolları sıvamış görünüyor.
-Karabağ’dan Sonra Sıra Nerede?
Karabağ zaferinin asıl sahibinin Türkiye olduğu tartışılmaz bir gerçek.
Türkiye’nin gözle görülür bir şekilde “Bölgesel bir aktör” olarak çevresine daha fazla müdahale etmeye başlaması bazı ülkeleri rahatsız etse de Türkiye’nin işgal edilmiş bir İslam toprağını 28 yıl sonra bağımsızlığına kavuşturması tüm İslam Coğrafyasında bir ümidin yeşermesine yol açtı.
Öyle ki İşgal altındaki Keşmir’in en üst yöneticisi Türkiye’nin bir ümit olduğunu söyledi.
Tabii dışarıdan görünen bu güzel tablonun gerçekleşmesini diliyoruz.
Ancak içeriden bakınca; Hala İslami kesimlere diş bileyen, Kürdleri ikinci sınıf vatandaş olarak gören bir zihniyetin yönetim tabakasında yaygın olarak bulunduğu görülünce bu coşku yarıda kalıyor.
Ayrıca başarılarda kullanılan kızılelmacı söylemler “Bir çiçekle bahar gelir mi?” sorusunu akla getiriyor?
Karabağ'dan sonra sıranın nereye geldiği konuşulurken en az onun kadar merak edilen bir diğer konu da hedeflerdeki asıl gayenin ne olduğudur.