-ABD Elçiliği Ne İş Yapar?
Normal şartlarda bir büyükelçilik temsil ettiği ülkenin çıkarlarını gözetirken onun gözü kulağı gibi davranır.
Ancak mevzubahis olan ABD olunca büyükelçiliklerin görev tanımlamaları da değişir.
ABD elçileri atandıkları ülkelere “Sömürge Valisi” edasıyla atanmış gibi hareket eder. Bu havayı da gittikleri ülkelerin yetkililerine yansıtacak şekilde hareket ederler.
Elçilik içi işleyişlerinde ise;
Öncelikle bir ülkedeki büyükelçi o ülkedeki tüm ABD operasyonlarından sorumlu en üst mercidir. Bu operasyonlara NSA-CIA ve DIA’nın (Savunma İstihbarat Ajansı) faaliyetleri de dahildir.
Bunu saklama gereği duymayan ABD, NARCOS gibi dizilerde bu hiyerarşik yapıyı bir başarı öyküsü gibi göstermekten çekinmiyor.
Pablo Escobar’ı yakalamaya çalışan narkotik(DEA)- CIA ve DIA’nın ortak amiri Kolombiya/Bogota’daki ABD elçisidir.
Benzer durumu bugünlerde Belarus’ta görmek mümkün.
ABD'nin Minsk Büyükelçiliği, muhalefetin Rusya yanlısı iktidara tanıdığı ültimatom süresinin bitimine saatler kala bir bildiri yayınlayarak:
'Halk ültimatomunun'(!) yerine getirilmesini istiyor. Bunun gerçekleşmemesi durumunda, ültimatom sonuçları (protestolar, grevler, ulaşımın engellenmesi ve diğer önlemler) olacağı belirterek güvenlik güçleri ile protestocular arasında yeniden güç kullanımına başvurulabileceği uyarısı yaparak "Vatandaşlarımız kimlik belgelerini her zaman yanında taşımalı. Ayrıca olağanüstü bir durum ihtimaline karşı en az günlük yetecek kadar gıda, su, ilaç, para ve diğer hayati öneme sahip maddeleri stoklamalı" dedi.
Nitekim ABD Büyükelçiliğinin uyardığı gibi de oldu ve Batı yanlısı Muhalefet lideri Tikhanovskaya’nın, devlet başkanı Lukaşenko’ya istifa etmesi için verdiği sürenin dolması ile binlerce kişi yeniden sokaklara döküldü.
Yani Belarus için İç Savaşa kadar gidebilecek sancılı sürece yeniden start verildi.
ABD’nin Türkiye Büyükelçiliğinden yapılan bir açıklamada Türkiye’de terör eylemleri olabileceği gerekçe gösterilerek
“Ankara, İstanbul, Adana ve İzmir'deki ABD misyonlarının görevlerinin geçici olarak askıya alındığı” belirtiliyor.
Türkiye istihbaratı bu uyarının Irak ve Suriye eksenli istihbarat olduğunu söylüyor. Yani alt seviye istihbarat için bu kadar büyük bir tedbire ihtiyaç yoktu demek isteniyor.
Anlaşılan o ki ABD elçiliği Türkiye’ye bir operasyon çekiyor. Türkiye’nin S 400’leri aktive etmesine ‘Türkiye’nin güvenlik itibarını zedeleyerek’ ilk tepkiyi gösteriyor.
-HDP/Kandil
Bir süre önce HDP’den iki isim; Ayhan Bilgen ile Altan Tan, ‘HDP’nin Kandil'den emir almayı bırakmalı’ tarzındaki ifadeleri bu cenahta bazı tartışmalara yol açmıştı. Tartışmaları örtbas etmeye çalışan HDP Eş Başkanı Mithat Sancar beklenen açıklamayı yaptı:
“Doğrusu Ayhan Bilgen’in tam olarak ne demek istediğini bu cümlelerden hareketle çıkaramıyorum. HDP’nin İmralı ve Kandil’e göre pozisyon belirlediğini söylemek haksızlıktır…”
Acaba Mithat Sancar söylediklerine inanıyor mu? Kandil’dekiler bu organik(!) ilişkiyi inkâr etmezken Sancar’ın bu yorumu ancak yargısal bir malzeme vermeme çabası olarak addedilebilir.
-Bu Fransa’nın dini imanı PARA!
İslam’a devlet eliyle yaptıkları saldırılardan sonra “BOYKOT” tepkisiyle karşılaşan Fransa afalladı.
Fransız Dışişleri Bakanlığı'ndan pazar akşamı yapılan açıklamada,
"Fransa Müslümanları, Fransız toplumunun ve tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. Boykot çağrıları ve radikal bir azınlık tarafından araçsallaştırılan, ülkemize yönelik saldırılar temelsizdir ve derhal durdurulmalıdır." çağrısı yapıldı.
Öyle anlaşılıyor ki; Batı'lı ülkelerin sürekli uygulayageldikleri 'Ambargo ve Yaptırım' kararlarını İslam Dünyasının her fırsatta 'BOYKOT' pratiğiyle karşılık vermesi gerekir. Çünkü bunların dini imanı paradır. Paralarına dokunulduğunda ancak geri adım atarlar.