Trump Eylül 2018’deki BM Genel Kurulunda rahatlıkla şu ifadeleri kullanmıştı: “Milliyetçilerle(Ulusalcılarla) Küreselciler arasındaki savaşta milliyetçiler galip gelecek!” Trump’ın ifadeleri aslında son dönemece gelip iyice ayyuka çıkan bir kavganın dışa vurumu ve erken zafer ilanıydı.

Uzun zamandır bu iki kesim arasında “İstihbarat savaşları ve suikastler dahil” büyük bir savaş yaşandığını yazıyoruz. Şimdi de bu iki kesimin “SESİ” diyebileceğimiz iki dergiden kısaca bahsedelim.

Şu anda yeryüzündeki tüm yayın organlarının fikirsel arka planları olduğu, bir yaşam tarzları veya ideolojik bir yaklaşım sundukları söylenebilir.

Ancak iki dergi var ki bunlar özellikle sundukları kapaklarıyla mezkur iki merkezin “Siyasetlerini” ve “Gelecek Projeksiyonlarını” ortaya koyuyorlar.

Bunlar İngiltere merkezli The Economist ile Almanya merkezli Der Spigel dergileridir.

İki dergi de, kapaklarıyla tüm dünyayı ilgilendiren çok önemli mesajlar verir

Bu iki derginin hangi kanatları temsil ettiklerine bakalım; The Economist “Rothschild Ailesinin Sesi” ve Der Spigel’in ise “Derin Amerika’nın Sesi” olduğu bilinir.

Bu dergiler, özelikle son zamanlarda yani savaşın artık basının diline düştüğü son birkaç yıldır “KAPAK MESAJLARIYLA” karşılıklı olarak projeksiyonlarını ortaya koyuyorlar.

Zaten The Economist’in 2 Eylül 1843’te yayınlanan birinci sayısında derginin amacı alenen şöyle yazılmıştı:

“İleriye doğru götüren zeka-akıl ile ilerlemeyi engelleyen değersiz ve çekingen cehalet arasındaki mücadelede yerini almak için yayınlanmıştır” (Kısacası sistemi biz yöneteceğiz diyor). Derginin 3 veya 4. sayısına gelindiğinde bugünleri ilgilendiren ilginç bir öngörüde bulunarak şunları diyor: “The Economist 2000’li yıllarda da etkinliğin simgesi olacak. Paranın ekonomiye yön verdiği değil, ekonominin paraya yön verdiği güç The Economist’in karşısında olacak” Yani bu derginin son sayılarındaki “Wall Street, Main Street’e karşı” şeklindeki kapağı anlatmış sanki. Daha da ilginci derginin kurucuları daha o zamandan bu derginin görünen temsilcileri olduğuna işaret etmişler.

Derginin yakın dönemdeki en ilginç kapağı, zamanına göre oldukça şifreli ve ezoterik mesajlar sunan 1988’deki ünlü sayısı oldu.

1988’deki bir kapağında “Bir Anka kuşunun ayakları altında yanan dolarlar var, boynunda ise sanal para ve bu paranın üstünde de 2018 tarihi yazılmakta” ve şu soru sorulmakta: ‘ Dünya para biriminin değişimine hazır mı?”

The Economist dergisinin “Bazı kapaklarının Jacob Rothschild görmeden yayınlanmadığı” söylenir.

Aynı şekilde Der Spigel için de “Kapaklarını Pentagon görmeden yayınlanmaz!” denilir.

The Economist’i önemli kılan da bu iki özelliğidir. Yani sahibi ve ince çalışmalarla sunduğu kapakları.

Dergide 2020’nin önemli kapaklarından birkaçının başlığına bakıldığında verdiği önemli mesajlar daha iyi anlaşılır,

-“Main street ile Wall Street arasındaki uçurumu anlatan ve bu iki ismi uçurumun iki yakasında gösteren bir kapak”

-“Güle güle küresellik, kendine yetmenin tehlikeli cazibesi”

-“Büyük hükümet (Yani küresel bir yönetim modeli)

-“Çin kazanıyor mu? Covid 19’un Jeopolitik sonuçları”

-“Hastalıktan sonra borç. Ele geçirme gücü olan bir pandemi”

Ve belki de en manidar kapak: “Her şey kontrol altında” deyip elindeki ipin ucunda tasmayla bir köpeği tutan bir insanın boğazına aynı şekilde tasma geçirilmiş ve bir iple tutulduğunu gösteren kapak oldu. Ancak bu insanı tutan kişi (sistem) görünmüyor.

Bu konularla ilgilenenlere her yılın son ayının kapağı(sonraki yılla ilgili ipuçları veriyor diye) tartışılır.

Tabii dünyayı sarsan önemli olaylardan sonra yayınlanan sayılar da mesaj doludur.

Doğrusu “Beşer Planında” bu dergi ile önemli mesajlar verildiği ve adım adım bu mesajların birer plana dönüştürüldüğü bir gerçektir.

Nitekim Uluslararası ilişkileri anlamak için her ne kadar akademik çalışmaların konusu olmasa da bu iki derginin mesajlarını yakından takip etmekte fayda var.

Tüm bunlarla birlikte artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını da belirtmek gerekir.

H.Ford “Eğer Amerikalılar bizim ekonomiyi nasıl yönettiğimizi bilseler sabaha ihtilal yaparlardı” diyor.

Bugün görünen o ki bazı ulus devletler küreselcilerin “Kör gözüne parmak” dercesine yürüttükleri projelerinden sıkıldıkları anlaşılıyor.

Hele hele bu küreselci sermaye sahiplerine yaklaşık 50 trilyon $ borçlanmış ve faizin faizini ödemek için yine borç almak zorunda kalan ABD ve Avrupa ülkelerinin ulusalcıları son bir çırpınışla bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Nitekim Der Spigel’in kapaklarında

-“Yola koyulma(vakti)”

–“Trump’ın zafer edasıyla yürürken arkasında yangın yerine dönmüş bir kapak resmi” vermesi organize olmuş Batılı Milliyetçilerin(Ulusalcıların) bu küreselcilere karşı harekete geçtiklerini gösteriyor.

Beşer planında bunlar sürüp giderken her şeyin varıp duracağı yerin ilahi mizan olacağını da unutmamak gerek.