Dünyada yaşanan büyük dönüşümlerin büyük sebepleri vardır. Yani büyük bir değişiklik yapılacaksa önce insanların buna hazır edilmesi gerekir. İnsanların aklına ve duygularına hitap eden sebepler olmalı.

Mesela 11 Eylül olayları gerçekleştikten sonraki süreçte “Güvenlik için” havalimanlarından başlayarak tüm insanların hayatını etkileyen çok sayıda tedbir/yenilik görüldü ki “Gerçekten dünya 11 Eylül’den sonra bir daha eskisi gibi olamadı diyen Bill Gates COVİD-19’dan sonrası için de “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, hayatımızda yeni şeyler göreceğiz!” diyor.

Aslında “Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” diyor. Ama her söyleyen kendi penceresinden baktığı şekliyle söylüyor.

Bu sözü söyleyenlerden biri daha var; Nathaniel Philip Rothschild Yani meşhur Rothschild ailesinin Veliahtı. Şimdiki baron Jacob Rothschild'in oğlu ve 5. Baron olarak gösterilen kişi.

1971 doğumlu Nat, ailesinin işlerinde etkin olduğu kadar Finans merkezlerindeki başarılarıyla da tanınıyor. Nat Rothschild son dönemdeki gelişmelerle ilgili hayli ilginç bir yorum yapmış.

“Bugün küresel sosyalizme, hayatımdaki diğer noktalardan daha yakın bir şekilde ilerliyoruz

Gerçekte “İzm’lerin ve Din’lerin” bu Küreselci AİLE için pek bir önemi yok bu bilinen bir şey.

Buna rağmen “Ekonomik sistem olarak Kapitalizmin üstadları şeklinde bilinen Nat. ve onun gibilerin bu ara “Sosyalizm’den” dem vurmaları sıradan bir şey değil.

Hele hele Koronavirüs öncesi Washington ve New York’taki gösterilerde “Sosyalizme” davet eden gençler ve pankartlar( Ve tabii onları finanse ettiği söylenen G Soros) daha hafızalardaki yerini korurken.

Birçok ekonomist “Kapitalizmin sonunun geldiğinden” dem vururken Nat, Küresel Sosyalizmin yakın olduğunu vurguluyor.

Acaba Nat, Sosyalizmi bir ekonomik model olarak mı yoksa siyasal bir yönetim modeli olarak mı bekliyor diye merak ederken Klasik Sosyalizmin ne anlama geldiğine bakalım;

“Sosyalizm, sosyal ve ekonomik alanda toplumsal refahı devlet kararlarının getireceğini ve üretim araçlarının hakimiyetinin toplumlara ait olduğunu savunan, işçilerin yönetime katılmalarına ağırlık veren, özgür girişimi devletin ve sendikaların baskısı altında tutmaya çalışan, telkin ve propagandalarını eğitim, tarım ve vergi reformları üzerinde yoğunlaştıran ekonomik ve siyasi teori. "Sosyal mülkiyet"; kooperatif işletmeler, ortak mülkiyet, devlet mülkiyeti, öz kaynakların yurttaşlık mülkiyeti veya bunların bir karışımı olabilir. Sosyalizmin pek çok çeşidi vardır ve bunların tek bir tanımı yoktur. İdeolojiyi savunanların toplumsal mülkiyet türleri, yönetimi üretken kurumlarla birlikte nasıl şekillendirecekleri ve sosyalizmi oluşturma konusunda devletin rolünün ne olacağı gibi konularda farklı düşünceleri mevcuttur.”(Vikipedi)

Bu anlatılan yönetim biçiminin Nat ve Rothschild Ailesi için pek de arzulandığı söylenemez. O zaman Küresel Sosyalizmden kast ettikleri başka bir şey olsa gerekir.

Mesela; son günlerde “Dijital Dünya Düzeni” söylemleri artık pratik hayatta yer edinmeye başlamışken yavaş yavaş anılmaya başlanan “DİJİTAL DİKTATÖRLÜK” modelinin de bir SİYASAL SİSTEM olarak insanlığın hayatında kendini göstermesi hedefleniyor denilebilir.

Nitekim dijital dünyada herkes kendine yer bulabilir. İşçisi emekçisi de patronu baronu da.

Microsoft’un da 060606 patentiyle aldığı bir karar var: İnsan vücudundaki enerjiyle “Kripto madencilik” yapmak için alınmış bir patent bu. 666 sayısının ezoterik anlamı ve önemini bir kenara bırakırsak, Dijital dünyada da emekçiler yine bu baronların daha çok kazanması için çalışacak ve zannedildiğinin aksine dijital düzende öyle hak arama olayları tamamıyla “Yapay Zeka’nın” kontrolünde olacağı için pek de mümkün olmayacaktır.

Kısacası insanlık için ön gördükleri siyasal gelecek yeni bir kaotik evre’nin kapılarını açacaktır