Yine bir bahar mevsimi yaklaşıyor. Yine çiçekler açacak kuşlar ötecek serin bahar rüzgârları özgür ruhları okşayacak.

Bahar her nedense insana özgürlüğü hatırlatıyor. Hele hele cezaevinde olan insanlar için bahar demek özgürlüğün kokusunu içine çekmek demek. Bir mahkûma “Hangi mevsimde tahliye olmak istersin?” diye sorulsa “Bir bahar vakti elbette!” der.

Hayatın en büyük nimetlerinden olan ‘Özgürlüğün varlığını’ sudaki balık misali fark etmeyenler olsa da cezaevlerinde özgürlük umudunu dualarına azık eden nice mazlum var.

28 Şubat ve FETÖ yargısı tarafından mağdur edilip halen bu acı mağduriyetleri sürmekte olan nice insan adaletin bir gün tecelli edeceği günü bekliyor.

Bu mağduriyetin ilk akla gelenleri şüphesiz İslami faaliyetlerinden dolayı zulme uğramış olanlardır.

İslami faaliyet derken kimsenin aklına bir şiddet eylemi veya saldırganlık gelmesin. Tam aksine ortada ya bir “Nefs-i müdafaa” vardır ya da bugün devletin Diyanet eliyle yapmaya çalıştığı hatta (toplumu ve aileyi korumak için) bütçesinden büyük meblağlar ayırdığı sıradan “Cami faaliyetleri” kast edilmekte.

2003-2007 arasında mevcut hükümeti devirmeye yönelik birçok darbe girişimi ve farklı planları olduğu iddiasıyla yargılanıp “Müebbet hapis cezaları” alan, cezaları Yargıtay’ca onanan yüzlerce “Ergenekon ve Balyoz” tutuklusu, devran değişip İktidar-FETÖ çatışması yaşanmaya başladığı bir dönemde İktidar’ın yanında FETÖ’ye karşı ‘Dinamik bir güç olarak’ mücadele etmeleri için birer birer salıverildiler.

Tabii bu da yetmedi tahliye edilen bu insanların davaları “Beraatle” neticelendirildi.

Beraat edenler gerek AYM gerekse de AİHM nezdinde dava açarak milyonları bulan tazminatlar aldılar. Elbette tüm bunların yolunu açan mevcut iktidar oldu.

Çeşitli İslami gruplara mensup, yine bu ülkenin insanları olan çok sayıda dindar insan; Sivas Davası, Hizbullah Cemaati, İslami Hareket, İBDA-C, Vasat, Hizbu-t Tahrir gibi isimler altında direkt mahkûm edilerek ağır hapis cezalarıyla cezalandırılmışlar.

Haksız yere, gerçek olmayan deliller ışığında ve tamamen ‘Taraf’ olan kolluk ve yargı organları tarafından verilen cezaları çeken bu dindarlar, cezalarının büyük kısmını ne acıdır ki kendini dindar olarak addeden bu iktidar döneminde çekti/çekiyor.

Yine bir bahar mevsiminin arifesinde yeni bir yargı paketi hazırlanıyor. ‘Yargı paketi Cumhurbaşkanının masasında’ deniyor.

Ancak basına sızdırılan haberlere göre bu yargı paketinde beş sınıf ‘Suç grubu’ kapsam dışında tutulacakmış.

“Cinsel suçlar, uyuşturucu madde ticareti, örgütlü suçlar, mükerrer suçlar ve terör suçları bu kapsama alınmayacak” deniliyor.

28 Şubat ve FETÖ yargısının mağdur ettiği “İslami Kesimin mahkûmları” da ‘Terör Suçları’ kapsamında yargılandıkları için haliyle bu yargı paketinden de faydalanamamış olacaklar.

Bir taraftan “Yeni ve güçlü Türkiye” sloganları seçim meydanlarını inletip “Eskiye ait yanlış ve bozuk olan her şey çöpe atılacak!” denirken bir yandan da “Eski yapıların oluşturduğu ‘Devlet Hafızası’ üzerine inşa edilen algılarla statükoyu sürdürmek anlaşılır gibi değil.

Bundan dolayı kamuoyunda Sn. Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı’nın bu mağduriyetleri sona erdirmek konusunda daha duyarlı davranmaları ve gerekli adımları atmaları beklenmektedir.