Ümmetin evlatlarının Halep, Gazze, Arakan`da vahşice katledildiği; beldelerin viraneye çevrildiği bir zaman ve zeminde olayın asıl kurucuları olan emperyalist ve haçlı blok unutulmuş. Oyunun diğer ve önemli olan “mezhep ve ırk çatışması” parçasını görmeyen farklı klik, algı ve meşrepteki Müslümanlar ateşe körükle gidiyorlar. Zulme ve şeytanlığa karşı olan enerji ve dinamizmlerini birbirlerine karşı harcıyor ve silahlarını birbirine doğrultup acımasızca birbirlerini katlediyorlar. Kirli, tefrika ve fitne yüklü bu savaşa taraf olmayıp söz ve pratiğiyle ittihat ve vahdetten yana olanları –özellikle HÜDA PAR camiasını- taassup ve tarafgirlik dürtüsüyle insafsızca suçluyor ve hedef tahtasına koyuyorlar.

Bugünler, “kardeşlik anlayışından uzak dil ve gönüllerden fitne torbalarını boşaltanlarca suçlandığı ve hedef gösterildiği” Hür Dava Partisi`nin 4. Kuruluş yıldönümüdür. Bu vesileyle “Birkaç yıllık bir oluşum olan; konum, stratejisiyle merak edilen ve hakkında HÜDA PAR nasıl bir yapıdır, amacı nedir, bu amaca ulaşmada araçları meşru mudur, değil midir?” konusunu irdeleyelim istedik:

Ülkemizin her zaman en çok konuşulan konusu partiler, onların paradigmalarıdır.

HÜDA PAR tabanı, 80`li yılların ortalarından itibaren değişik isimlerle nitelense de İslamî kimlikleri itibarıyla ve “Kur`an, sünnet” endişeleri üzerine teşkil ettikleri davet ve mücadelelerinden zaten tanınıyor.

Burada HÜDA Par`ı anlatmaktan öte, HÜDA Par üzerine düşünülen ve etrafta dillendirilen bazı yanlışlar üzerinde durmak istiyorum.

HÜDA Par ve tabanının bir zamanlar ‘seçim, oy ve parti` konusuna mesafeli durduğu bilinmektedir.

Bu, seçim ve partiye kökten karşı olmaktan ziyade var olan partilerin sisteme endeksli, “demokrasi, laiklik…” gibi İslamî olmayan beşeri kavramlarla ya isteyerek ya da kerhen de olsa sarılmalarıyla ve politika adı altında “aslı olmayan sözlerin verilmesi, yalana rahatlıkla başvurulması, tarafgirlik dürtüsüyle rakip partinin doğru da olsa aday veya söyleminin yanlış görülmesi…” nin meşrulaştırılmış olmasındandı.

Dört yıl önce, zemin siyasi söylemini parti düzeyinde seslendirmek açısından uygun ve tabanının/diğer duyarlı insanların sesini duyurabilmek için HÜDA PAR parti olarak hareket kararı aldı. Aslında bu tabanın bir siyasi oluşum olarak halkın karşısına çıkması zorunlu hale gelmişti.

Sen, güçlü tabanı olan bir camia ol;

“Eğitim, yardımlaşma, ahlâkî kaygı, sosyal aktiviteler…”  olarak çalışmaların bulunsun;

İslamî bir söylem içinde halka sunabileceğin bir yaşam projen olsun; ama sesini, gücünü bir dernek ortaya koysun veya seni temsil etmeyen bir partiyi aracı etme zorunluluğun olsun!

Bu olmaz…

İşte HÜDA Par da bu zorunlu olmazdan hareketle kendi İslamî çalışmaları ve Kur`an-sünnet endeksli çizgisi üzerinden partiyi bir araç kıldı. Bu, akidevi ve metod yönüyle bir sapma/yanlışlık değildi.

Kanımca bu araç İslamî bir zeminde tavize zorlayacak bir duruma itmedikçe, İslamî meşruiyete ters düşecek bir duruş ve söyleme sürüklemedikçe HÜDA Par, bu yöndeki çalışmalarını sürdürecektir.

HÜDA Par, bir partiye alternatif olmadığı gibi birilerinin tabanına da göz dikmiş değildir. HÜDA Par`ın geldiği taban belli, hareket stratejisi belli, nihai hedefleri bellidir.

HÜDA Par`la HDPKK`yi denkleştirmek yanlıştır; çünkü iki hareketin kimyası birbirine terstir.

HÜDA Par, İslamî bir çerçeveye ve ahlâkî, dini bütünlüğü sağlamaya dayanırken HDPKK sol bir jargona ve “ gelenek-dil” gibi sınırlı bir talebe dayanmaktadır.

HÜDA Par`la AK Parti`yi de denkleştirmek yanlıştır.

Çünkü AK Parti`de tam İslamî bir söylem öne çıkmadığı gibi kalkınma stratejilerinde “laiklik, demokrasi…” gibi kavramlara dayanması noktasında rahat ve memnundur.

HÜDA Par ise İslami bir söylemle varlığını ifade eder. Kur`an`a dayanmayan “demokrasi, laiklik…” gibi kavramları kullanmaktan Müslüman bir kimlikle sakınmaktadır.

HÜDA PAR, “yalan, aldatma, fitneyi…” haram bilen, “sözünde durmayı, emanete sahip çıkmayı…” gerekli bilen, kimliği ve zemini de bu vasıflara uygun siyasi bir oluşumdur.