ABD seçimleri, Başkanlık tartışmaları; Halep`in mazlumlarının, dünyanın umursamazlığı içinde katledilmesi; Myanmar`daki Budist zulmü, haftanın gündemi olarak konuşuldu, yazıldı, tepkilere neden oldu.
Geçmiş on yılların neredeyse birkaç yılda yaşanan gelişmeleri küreselleşen bir dünyada günü birlik gelişiyor. Her biri kendi içinde ciddi tepkilere, uzun analizlere muhtaç olan bu gelişmelere ayrı ayrı değinemesek de şunu biliyoruz ki bu sorun ve problemlerin kaynağı şer ve ifsadın emperyal kirli akılın kumanda merkezi olan ABD, AB ve İsrail`dir.
İsrail Knesset Meclisi, geçen günlerde "gürültü kirliliğine neden olduğu" iddiasıyla camilerden hoparlörle ezan okunmasının yasaklanmasını öngören yasa tasarısını görüştü. Tasarı, kitlesel düzeyde beklenen tepkiyi almasa da kurum ve tüzel kişiler bazında güçlü tepkiler aldı. Hatta Arap asıllı İsrailli Milletvekili Tiybi, şeytani kararın merkezi İsrail Parlamentosunun genel kurulunda protesto amacıyla ezan okudu.
Kur'an-ı Kerim ve Luka İncili'nden ayetler okuyan, İsrail askerlerinin cami ve kiliselere saldırılarda bulunduğunu hatırlatan, İsrail askerlerinin "Allahu Ekber" diyenlerin üzerine de köpek saldığını belirten Tiybi`nin şu ifadeleri es geçilmemelidir:
"Asıl karıştırıcı ve gürültü çıkarıcı Netanyahu'dur ve Müslümanlara karşı İslamofobik kampanyayı sürdürendir. Ezan bu vatanın gerçekliğidir ve ayrılmaz bir parçasıdır… Biz de cuma ve cumartesi günleri Şofar'a üfleyerek çıkardığı sesten ve özel bayramlarınızda dolaşma yasaklarınızdan rahatsız oluyoruz. Ancak biz itiraz etmiyor ve dini ritüellerinize karışmıyoruz… O zaman Allah sizden büyüktür demiştim, bugün yine aynı şeyi tekrarlıyorum, Allah sizden büyüktür ve sizin köpekliğinizden çektiklerimiz nedir böyle?"
Müslümanların varlık şiarlarından biri olan ezana karşı İsrail`in bu hazımsızlığına yabancı değiliz. Kendi coğrafyamızda bile yıllarca ezan ve benzeri İslami şiarlara düşman olan ve bu şiarları yasaklayan zihniyetin adı ‘laiklik, komünizm, Hinduizm, Siyonizm` dir. Amaç, Müslümanların ruhu ve amel dinamosu sayılan sembolleri yok etmektir. İsrail`in bu cüretinin birçok nedeni vardır:
Ümmet coğrafyasında küfrün sürdürdüğü işgal, katliam, yıkım ve talanlara karşı Müslümanların tepkisizliği;
Müslümanların asıl düşmanları olan insi ve cinni şeytanlara karşı mücadeleyi terk edip ırk, mezhep gibi ayrıştırıcı sebeplerle birbirine hasım kesilmesi;
Trump`un seçim vaatlerinde Kudüs`ü başkent kabul edeceğiz vaadi ile Mavi Marmara davasıyla ilgili Türkiye`nin Kudüs`ün İsrail`in başkenti olarak tanımlandığı bir belgeye imza atmış olduğu iddiası, bu nedenlerin önemlilerindendir.
Dağdan gelip bağdakini kovma edasında olan İsrail, ezanı yasaklamak için gürültü kirliliği gibi gülünç bir iddia ortaya atıyor ya; aslında gürültü kirliliğinin en büyüğü İsrail`in varlığı, yerleşim yerleri edinme gürültüsü, askerlerinin katliam gürültüsüdür. Asıl giderilmesi gereken gürültü de budur. Ezanın bizim için olan kıymeti ve ezan noktasındaki tavrımız, şairin şu dizeleriyle aleme ilan edilmiştir:
Ruhumun senden İlahi şudur ancak emeli:
Değmesin ma'bedimin göğsüne na-mahrem eli;
Bu ezanlar -- ki şehadetleri dinin temeli --
Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -- varsa -- taşım;
Her cerihamda, İlahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım!
O zaman yükselerek Arş'a değer, belki, başım.