DBP ve HDP yönetici, eş başkan ve milletvekillerine yönelik gözaltılar, tutuklamalar; buna bağlı olarak Diyarbakır`ın göbeğinde 11 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına ve onlarca ev ve işyerinin harap olmasına yol açan patlamayla haftayı geçirdik.

Bugün ise bizim gündemimiz açısından önemli, asıl ve belki de hiç es geçilmemesi gereken bir yargılanmayla haftaya başlayacağız. Birileri için es geçilse de veya mücadele ettikleri klik ve eksenler açısından ekmeklerine bal sürülmüş türünden politik bir malzemeye dönüşse de bizim için Yasin Börü ve nazenin arkadaşlarının vahşice ve alçakça şehit edildiği 6-8 Ekim olayları hayat memat meselesidir. Ayetin diliyle “Hangi suçtan öldürüldü?” dediğimiz bir masumiyetin ve iman güzelliğinin küfür hazımsızlığıyla karşılaşmasıdır, Yasin Börü ve arkadaşlarının şehadeti.

Kırk yılı aşan bir süreden bu yana kürtlerin mağduriyeti argümanıyla güç devşiren, kendisini dev aynasında seyrettiğinden kendini erişilmez görüp en büyük mağduriyeti halkına yıkımla, katliamlarla yaşatan; varoluş geleneğinde Marksist ve sosyalist düşüncenin temeli “öfke, intikam, yıkım, kibir, inkâr, ajite, egozim…” olan dine, geleneğe, iffete kırmızı görmüş boğalar gibi soluyan bir PKK yapılanmasının sebep olduğu bir şehadetti Yasin Börü ve arkadaşlarının.

PKK ve türevleri olan PYD, HDP, DBP, YPG, KCK`nın bu halka kırk yıllık bir mücadelesi boyunca verdiği kıymet, fiyat(!) mı dediniz?

80`lerin başından bu yana katledilen masum bebeklerin, mazlum erkek ve kadınların yakınlarına, mezarlarına varın bir sorun!

Teslim olmaya zorlanan, işbirliğine silah korkusuyla razı olan, farklı cephe ve fikirden olanlara hainlik ve ajanlık damgasıyla damgalananlara bir ulaşın!

Boşaltılan köylerin enkazlarına, çukurlarla hayalet şehirlere dönüştürülen kentlerin taşına, toprağına, ayakta kalmışsa bir yeşil ağacına dile gelme arzusuyla yalvarın!

Eğer yüreğiniz dayanırsa gözlerine mil çekilenleri dinlemeye;

Eritilmiş poşetlerin tenlerine, mahrem uzuvlarına damlatıldığı acılara tahammül etmeye;

Araba lastiklerinin içine büyük bir ustalıkla(!) sığdırılıp ateşe verilenlerin tablosuna bakmaya;

Bir camide yatsı vaktiyle Rabbine divan duran kıyam ruhlu, secde yüzlü müminlerin şehadete tebessümle erenlerin sayısının, anlatılanlar yanında ne kadar az olduğunu göreceksiniz!

Batılı kirli aklın oyunları için iyi bir kukla ve figüran olduğu için sırtı sıvazlanan PKK ve bileşenlerinin, cici çocuk(!) pozlarıyla parlatılan Sılho ve akranlarının demokratik(!), insancıl(!), halkçı(!) yüzünü eğer alacağınız cevaplara kalbiniz dayanacaksa ve vicdanınız elverecekse “Başbağlar`dan, Susa`dan, Törek`ten; şehit Molla Alilerden, Hasan ve Hüseyinlerden, Ramazan, Ziya, Turan ve Riyadlardan”  dinleyin ve öğrenin!

Yasin Börü ve arkadaşlarının davasının hak batıl çizgisi için bir milat olduğunu bilerek Kürdistan coğrafyasını ümmet bütünlüğünden koparıp batılı zalimlerin kanlı sofralarına peşkeş çekenlere karşı duruşunuzu sergileyin!

Tüm bunlarla beraber bir kavme karşı olan kinin bizleri adaletten ayırmaması ve birilerinin geciktirdiği adaletin de adalet olmadığını bilerek gelişmelere bakmamız ve icap ettiği yerde de hak ve doğrulukla müdahale etmemiz gerekir.