30 Mart yerel seçimleri yaklaştıkça partilerin yarışı daha hızlanıyor ve kimin kazanacağı merakı artıyor. Bu seçimleri diğerlerinden farklı yapan ve özellikle bu farklılığın Doğu ve Güneydoğu`da daha fazla göze çarpan yeni bir oluşumun-HÜDA PAR`ın- seçime girecek olmasıdır.

Nedir, bu farklılık? Diye sorarsanız, gelin yakından bakalım derim:

İttihak ve Terakki`den Cumhuriyete, 12 Eylül`den 28 Şubat`a kadar hükümete ve belediyelere talip olanların ideolojik yapıları farklı da olsa her parti sistemin putlaşan/putlaştırılan kutsalları “laiklik, demokrasi...” gönüllü, zımnen veya mecburi olarak parti tüzüğüne aldı.

“Adil Düzen” vurgusuyla samimi duruşundan şüphe etmediğimiz Milli Görüş hareketi, yıllarca Müslüman halkın gönlünde büyük bir yer bulduğu hatta bu teveccühle belediyelerin çoğunu ve bir dönem iktidarı almasına rağmen bu kutsalları aşamadı.

Belki de bu, direkt sistemin kendisine muhalif olmaktansa çalıyı dolanıp bazı kavramları ehlileştirerek sistemin dayanaklarıyla kerhen de olsa hedefe varmak isteğinden kaynaklandı. Oysa, doğru sonuca asla yanlış yollardan varılamaz; varılsa bile doğruluğun kimyasına aykırı olduğu için yönetsel olarak dikiş tutturamaz. Milyonlarca sıfırdan bir sayı elde edilmez; ama bütün sayılar “BİR” hakikatinden destek alarak insanı her sayıya, rakama ulaştırabilir.

HÜDA PAR da bu hakikati rehber ederek yola koyuldu. Temel prensip olarak şu üç nokta ısrarla öne sürüldü ki 30 yılı aşkın İslamî bir mücadeleye dayanması bu ısrarını gerektirdi:

- Referansımız, Kur`an-ı Kerim ve Sünnettir.

- Biz partilere muhalif veya alternatif değil, 100 yılı aşkındır bu topraklar üzerinde inşa edilen laik bir sitemin ve gayri İslamî/insanî bir düzenin/gidişin alternatifiyiz.

- Yanlış adaylarla seçimi kazanmaktansa doğru adaylarla seçimi kaybetmeye razıyız...

Bu farklı ve ciddi çıkışı ilk önce bir heves olarak veya marjinal bir söylem olarak değerlendirenler,

Kendi ırkçılık penceresinden bakınca ‘Nasılsa muhafazakâr oyları bölecek, biz aradan gideriz.` rahatlığı, muhafazakâr pencereden bakınca ‘Nasılsa bunlar kısmen Kürt söylemi üzerinden hareket ediyor, Kürtlerin oylarını bölecek, biz aradan gideriz.` rahatlığı içinde hareket edenler,

Kürt halkına hep ağabey havasında hami(!) kesilip alternatifsizlik(!) edası içinde kibir, öfke, yıkımla nemalanan ve her çıkışı ‘hain, işbirlikçi, Kürt hareketine düşman ilan etme` kolaylığına kaçanlar,

Yıllarca koltuklarında İslamcı söylemler geliştirip on yıllara rağmen bir sinema salonunu bile dolduramayıp -meydanları Peygamberî bir coşkuyla- dolduran bu camiayı ısrarla görmezden gelenler,

İşin böyle olmadığını HÜDA PAR`ın kısa sürede örgütlenip seçime hazır olduğunu fark edince,

Kutlu Doğum Etkinliklerinde meydanları dolduran on/yüz binler için ‘Peygamberimizin adı anılınca herkes koşar.` söylemi içinde camiaya teveccühü minimize edenler, yine meydanların tıklım tıklım dolduğunu görünce,

İşin kolaycılığına kaçarak aynı merkezden basılmışçasına Bremen Mızıkacıları gibi aynı türküyü çığırtmaya başladılar:

“İşte, siz doksanlı yıllarda böyle böyle yaptınız. Zorla zekat aldınız(!), insanları katlettiniz(!), diğer İslamî grupları yok saydınız(!). Hem özeleştiri bile vermediniz!!.. Falan filan da fulan...”

Herkes, biliyor ki bu camia yedisinde ne idiyse bugünde öyledir.

Âlemlerin Rabbine yönelince yaptıklarının İslamî endişeyle ihlâsla yapıldığını bilen ve gören bu insanların Allah`a verecekleri hesap noktasında İslamî olduklarından kuşkuları yoksa size de anlatacaklarında endişe, kuşku, tedirginlik, acabaları yoktur.

Emin olun ki, düşündüğünüz gibi ‘kirli yönleri, işbirlikçi tavırları veya dehşet sahneleri olan kasetleri` olsaydı bütün arşiv devletin elindedir; bir saat bile beklemez devlet, bunu ifşa ederdi.

Faraza bazı yanlışlar olsa bile Allah, samimi bir yönelişle tövbeleri kabul ederken kardeşlik hukuku noktasında defalarca kapılarınızı aşındırmalarına rağmen hala ısrarla “önümde diz çöküp öz eleştiri vermezsen seni affetmem!” cebbarlığına soyunma da neyin nesi?

Gerçekleri görmek isteyen, yorulmasın! Bu camiadan herhangi bir yakını veya tanıdığına varsa öğreneceğini öğrenir, göreceğini görür. Unutmayalım, müminler arasındaki hukuk, sadece kardeşliktir.