Her ölüm, hayattan kopan bir can olarak acı verir.
Masum çocukların ölümü ise bu acı ve hüznü daha da fazlalaştırır.
Hele hele bu masumiyet, normal bir ölümle değil;
Vicdansız bir elin kıymasıyla,
Şeytani bazı hesapların etkisiyle ve
Vahşileşmiş duygularla gelen bir cinayetle aramızdan ayrılmışsa
Acıyı tarif eden kelimeler yetersiz kalır.
Böyle bir vahşetle acı da vurulmuş, hüzün de katledilmiş olur.
Gazze’de siyonist kudurganlığın korkunç bir vahşetle kıydığı on binlerce masum çocuğun yüreğimizi tarumar eden acısı, gözlerimizdeki yaşı kurutan sancısı her geçen gün yenileriyle tazelenirken içimizdeki bir masum bakışın, yanı başımızdaki bir gülüşün, Narin Güran’ın, en yakınlarının nice esfel hesabına kurban edilmesi yüreğimizi kasıp kavurdu.
Gazzeli yavrular, masumları ve müminleri öldürmeyi bir hayat felsefesi yapan siyonist alçaklık elinden katledilince vahşice işleyen bir mantık anlaşılabiliyor.
Narin Güran ve onun gibi birçok çocuğumuz kendi içimizdeki bizden birilerinin cehaleti, ahlaki zaafları, çıkar çatışmaları, günah yükleri ve ideolojik sanrıları çerçevesinde katledilmesi nasıl bir mantıktır çözebilmek zor!
Hunharca katledilen bir masum Narin,
Ölümü etrafında biriken birçok soru ve yumaklaşan entrikalar…
Gözümüzün önüne modern canavarların medeni(!) dişleri önüne atılan binlerce masum çocuğu getiriyor.
Bir yandan;
Köle yapılıp satılan çocuklar,
Organları için kaçırılıp doğranan yavrular,
Canlı canlı kanları alınıp şeytani ayinlerde kurban edilen minikler,
Şehvet kölelerinin arzularına peşkeş çekilen masumlar,
Her gün onlarcası bombalarla parçalanan ana kuzuları,
Sakat, aç ve savunmasız kalmış milyonlarca gönlü yaralı evlatlar,
Diğer taraftan;
Kirli bir çağın, korkunç bir zamanın ve kötülüklere bürünmüş katı kalplerin arenasında bulunamayan insanlık ve sızlamayan yürekler…
Artık her yer kendileri için doğal suç mahalli, tehlike saçabilecekleri mekân olan kanı ve kalbi bozuk esfeller,
Pimleri patlamaya hazır bombalar gibi masumların, mazlumların ve savunmasız çocukların etrafında hayvanca bekleşen karaktersizler,
Dünyaya cahilliğin en dip halini gösteren bedeviler, ruhlarını ve vicdanlarını teknolojik tanrılara teslim etmiş teknoloji müşrikleri, şehvetle arzularının ayaklarına kapanmış aşağılık tipler…
Yüreğimizi kasıp kavuran, yakıp dağlayan masum bakışlı Narin’e yarın; “hangi suçtan dolayı öldürüldü”ğü sorulduğu zaman katlinde dahli olan en yakınları!
Bu günahsız bedenin kaybolması ve ölümü üzerinden ‘Çamur at tutmazsa izi kalsın!’ alçaklığı içinde mümin yapılara iftira atan PKK ve paravan yandaşları!
Ve her bir işgal, her bir soykırım, her bir iğfal ve her bir imhanın arkasında olan müstekbirler, Siyonistler, emperyalist soysuzlar!
Astronomik bir şekilde katlanarak azap defterinize cehennem azabına dahi ‘Yetmez!’ dedirten cürümlerle hesap vereceğiniz güne hazır mısınız?
Kurduğunuz her türlü haince, ahlaksızca, alçakça tuzak, hile ve planlarınıza karşı Celal, Kahhar, Cebbar ve Zuntiqam ismiyle tecelli edecek Aziz ve Kadir Allah’ın huzurunda hesap vermeye cesaret edebilecek misiniz?
Hesabınız kabardı ey Siyonist katiller,
Hesabınız tutmayacak ey Marksist gafiller,
Hesaplarınız bozulacak ey LGBT’li çirkefler,
Hesaplarınız hem dünyada hem ahirette cürümlerinizin karşısında ayağınıza dolanacak ey İslam düşmanları…
Narin, Ceylan, Yasin, Eren, Ali ve milyonlarca masum çocuğun şehadeti hesaplarınızı alt üst etti ve edecek!