7 Ekim’le başlayan şanlı ve izzetli Aksa Tufan’ı beşinci ayını doldurmak üzere...

Eş zamanlı başlayan israil'in Gazze ve Refah saldırıları da dur durak bilmeden devam ediyor. 144 günlük bir direnişin ve karşı tarafın sivillere ve masumlara yönelik katliamlarında o kadar kare var ki…

Her bir kare, insanlığa en değme dillerden ve kalemlerden çıkan derslere taş çıkaracak türden dersler ve ibretler taşıyor.

Tabii ders alabilenedir.

Bu karelere bakarken veya karelerin her birini izlerken bir yandan viraneye çevrilen bir şehir, bombalarla yok edilen kadim bir kent…

Ölümün, harabelerin, açlığın ve umudun bir arada kol kola gezdiği bir coğrafya…

Onca acı, yıkım, katliam, vahşet, kaybedilen yakınlar ve yara bere içinde kalan bedenlere rağmen çocuğundan ihtiyarına, kadınından erkeğine herkeste Allah’a teslimiyet ve tevekkül…

Her türlü askeri güce, Batılı desteğe rağmen bir avuç direnişçinin karşısında aciz kalmış, korkaklığın gözlerinden fırladığı, endişenin rahatlıkla okunduğu rezil Siyonist toplum…

Hak, hukuk, insanlık, vicdan ve merhamet gibi insani erdemlerden zerre kadar nasibini almamış; ama vahşette sırtlanlara milyon defa rahmet okutacak bir vahşete yol açan Siyonist kudurganlık, emperyalist azgınlık ve evanjelist sapkınlık…

Ümmetin çoğuna sinmiş bir nemelazımcılık, hissizlik, menfaat hırsı ve pasif bir tepki…

Yemen, Brezilya, Malezya, Arjantin ve Güney Afrika gibi vicdanı yerine göre tepkiye, ültimatoma, rest çekmeye ve fiili müdahaleye dönüşen onurlu duruşlar ve izzetli etkileşimler…

Paris’inden Prag’ına, New York’undan Londra’sına, İrlanda’sından İskoçya’sına kadar gece demeden, soğuğa aldırmadan, müdahalelere karşı yılmadan sokağa çıkan Batılı insanın şaşırtan vicdanlı duruşu, tepkisi, eylemleri ve boykotu…

Az sayıda da olsa imanı derdi, kardeşi kederi ve davası mesaisi olan kimi İslami camiaların, Müslüman halk, yazarçizer, âlim ve entelektüellerin günlere, haftalara ve meydanlara yansıyan duruşu, yürüyüşü, yardım çabası, duası ve boykotu…

Bunlar ve daha fazlası bu karelerin çabucak ve çokça gözümüze ilişenleri…

Diğer karelerde ise satırlara ve sayfalara sığamayacak kadar ders, ibret, destan ve hikmet anlayan ve vicdanı sıcak her gönle bazen sevinç, bazen hüzün, bazen muhabbet ve bazen kahır olarak akmaktadır.

Müslüman ülke yöneticilerinin ise karelere yansıyan durumu içler acısı…

Anlatılacak gibi değil…

Pısırıklık, acizlik, korkaklık, yalakalık, yaranma, sulandırma, haspama yakışır refleksleri, ihanet, suçlama, bir STK gibi davranma; hatta davranamama…

O kadar kompleks, homojen ve sirayetli bir olumsuz, negatif, işe yaramaz, beş para etmez ve mümin gönüllerde yara üstüne yara açan tavır/tutum var ki 57 ülke idarecisi ve yöneticilerinde…

Hepsi maalesef bir çamaşırı asmak için kullanacağın mandala değmez ve etmez seviyeye düşürdü kendini…

Bu karelere bakarak diyoruz ki;

Ey insanlık ayağa kalkmalısın,

Ey Müslüman dur durak bilmeden her meşru eylemlilik için harekete geçmelisin,

Ey hakka düşmanlığıyla müsemma Batı aklı haddini ve hududunu bilmelisin,

Ey Müslüman idareci kem küm etmeden, sağa sola bahane savurmadan korkaklığını, acizliğini ve her ne beş para etmez menfaatin varsa bir tarafa koyup elini masaya vurmalı, her türlü siyasi ve ticari ilişkiyi askıya almalı ve güç olarak müdahil olmalısın!