Siyonizmle olan mücadelemiz bir sınır, toprak, menfaat, ülke ve ırk mücadelesi değildir. Allah’a inanmış müminler olarak izzetle var olma ve onurluca yaşam mücadelesidir.
Batı ve israil, tüm imkânlarıyla Müslüman halklardaki Kudüs ve Mescid-i Aksa bilincini İslami bir boyuttan uzaklaştırıp bölgesel bir boyuta indirgemeye çalışmaktadır. Bu çirkin oyun karşısında Kudüs’ün üçüncü harem, Aksa’nın miraç merkezi ve Filistin topraklarının İslam vakfı olduğu gerçeğiyle hareket edilmelidir.
Siyonistler, kendilerinin güçlü, yenilmez ve haklı oldukları üzerinden bir psikolojik savaş yürütmektedir. Taş, Aksa ve Bıçak İntifadalarından sonra Aksa Tufanı gösterdi ki Siyonistler oldukça korkak, zayıf, vahşi ve insanlık düşmanı bir topluluktur.
2014, 2019 ve bugünkü Aksa Tufanı Filistinli mücahitlerin ‘direniş, sebat, yıldırma, çatışma ve silah’ yönüyle çok ileri bir noktaya vardığının birer delilidir. Siyonist ordu silahı, gücü, emperyal destekçileri ve küresel dezenformasyonuyla bu dinamik gücün karşısında duramamış, geri adım atmış, prestijini kaybetmiş ve savaştan kurtulacak çareler aramaktadır. Bu tam anlamıyla bir zaferdir ve Şeyh Ahmet Yasin’in müjdesiyle israil’in çok yakın zamanda yıkılacağının bir alametidir.
Kudüs’ün sinsi bir planla Yahudileştirilmek istendiği ve bu isteğin arkasında ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Arap ülkelerinin olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Yüzyıl Anlaşması ismiyle gerçekleştirilmek istenen bu karanlık oyun, 7 Ekim fecir operasyonu ve Kassam Tugayları zafer neslinin cihadıyla akamete uğradı.
Filistin’deki siyonist yerleşim planı birkaç yıl içinde çökecek ve bu süreç boyu Mücahidlerin sadece kendi kuvvetlerine dayanması sonucu İsrail, mukaddes coğrafyadan tarihin çöplüklerinde dahi yer bulamayacak şekilde silinip yok olacaktır.
Şarkın Şanlı Sultanı Selahaddin-i Eyyubi zamanında haçlı orduları nasıl büyük bir hezimet yaşadı ve zelil bir şekilde Kudüs’ü terk etmek zorunda kaldıysa Meşal, Heniyye, Dayf, Sinvar ve Ebu Ubeyde gibi ümmetin gözbebeği komutanların eliyle siyonist çete de hezimete uğrayacak ve zillet içinde Müslüman coğrafyayı terk edecektir.
ABD, 2010 yılında 16 istihbarat kuruluşuyla yaptığı çalışma sonucu israil Sonrası Merhale İçin Ortadoğu’ya Hazırlık isimli bir rapor hazırladı ve bu rapor, New York Post gazetesinde yayımlandı. Rapora göre israil yakında bitecek ve 2025’te dağılacak. Rapora göre, israil’e komşu ülkelerde İslami akım yükselmiştir. Bu yükseliş, Yahudileri endişeye sevk etmiş, korku ve tedirginlik oluşturmuş ve çift pasaportlu olanların eski topraklarına kaçışına yol açmıştır. Aksa Tufanı’yla bu korku, tedirginlik ve kaçış zirve yapmıştır. Yani, yakın zamanda siyonist varlığın kokuşmuş cesedine ‘ateşleri bol olsun!’ duası yapılacaktır.
Filistinli nüfus artışına oranla Yahudi nüfusundaki azalış, 500 bin Yahudi’nin ABD veya herhangi bir ülke pasaportu taşıması yakın zamanda çok ırklı, kimlikli ve dinli bir Kudüs gerçeğini önümüze çıkaracak ve salt Yahudi temelli bir devlet fikri bir daha konuşulmayacak şekilde bitecektir. Kudüs, peygamberler şehri vasfıyla İslam’ın idaresinde adil bir yönetime kavuşacaktır inşallah.
İsrail, insan haklarını dışlamakla, kendi üstünlüğünü ilan etmekle, vahşet üstüne vahşet sergilemekle bir getto olduğunu ispatlamıştır. Bu siyonist gettolaşma onun sonunu hazırlayıp hızlandırmıştır… (Devam edecek)