Dün Diyarbakır -Diyar-ı Muhammed ve Diyar-ı Kur’an- iman rüşdünü bir daha ispatladı. On binler, Kur’an bağlılığı için meydana akın etti. Bu on bin, yüz bin ve yüz milyonlar Kur’an için değil meydanları, dünyayı ve tüm gönülleri doldurmaya hazır olduğunu gösterdiler. Onların eliyle bir kişinin daha hidayet bulması ve onların Kur’an’a olan sevgisi karşısında Kur’an düşmanlarının kahrolması onlar için dünyalık her şeyden daha önemli ve önceliklidir.
Meydanı dolduran on binler ve onların temsil ettiği iki küsur milyar Müslüman şu bilinçtedir: “Yüce Allah hangimiz daha güzel amel işliyor diye hayatı ve ölümü yaratmıştır.” Güzel amelin yolunu ve ne olduğunu anlatan ve gösteren de Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim’dir.
Kendisine yöneleni güzel ahlaka ve doğru davranışlara yönelten bu Kur’an, kendisinden kaçanların ise kinini ve öfkesini artırır; çünkü onların beslendiği inkâr, isyan, ahlaksızlık, nemelazımcılık, zulüm ve sapkınlık gibi nice çirkin ve rezil iş bu Kur’an tarafından kınanmakta, men edilmekte ve taliplerini büyük bir azap olan Cehennemle tehdit etmektedir.
Kim kendisini tehdit eden birine kayıtsız kalabilir ki!
Kur’an-ı Kerim’e düşman devlet, idareci, ideoloji, klik ve kişiler Allah’ın kelamına bütün güçleriyle meydan okuyamayacaklarını bildiklerinden acizlik ve kinlerinin göstergesi olarak Kur’an’ı yakma, yırtma veya değişik rezil eylemlere başvuruyorlar.
Onlar nurun karşısında tutunamayan karanlık elçileridir.
Onlar Hakk’a karşı hazımsız Batıl bileşenleridir.
Bu Batı ve Batıl değil midir, Yüce Allah’a bile iftira atan, O’na eş koşan, İsa’yı oğul olarak isnad eden…
Bu Batı ve Batıl değil midir, kendilerine “Yeryüzünde fitne/fesat çıkarmayın!” denildiği halde pişkinlikle kendini ıslah edici, barış getirici, özgürlük bahşedici olarak tanıtan…
Bu Batı ve Batıl değil midir, iktidarlarıyla azgınlaşan, gücüyle zalimleşip malı, imkânı ve ekonomiyi yok eden; insanları, halkları ve bireyleri acımasızca katleden…
Bu Batı ve Batıl değil midir, değişik isimlerle şeytanlaşan ve İslam’ı en büyük düşman ilan eden, Müslümanları terörist gösteren ve Kur’an’a kinini ifşa eden…
Peygamberimiz Muhammed’e aleyhi selam birkaç yıl önce karikatürle başlayan, filmle tırmanan ve bugün Kur’an’a yöneltilen hakaretler, aşağılayıcı ifadeler, fena tasvirler batılın asıl yüzüdür. Onun azgınlaşan ve tahrik eden çirkinliğidir.
İslam’ı, Kur’an’ı ve Peygamberimizi hedef alan bunca hayâsız saldırı üzerine İslam ümmeti haklı ve yerinde olarak can, mal ve evlattan aziz bildikleri mukaddesatı sahiplenme adına ciddi tepkiler verdiler, veriyorlar ve verecekler.
Şeytan ve yandaşlarının bu türlü saldırılarına şaşmamak lazımdır. Çünkü Kur’an’ın şu ayetleri onların İslam, Kur’an-ı Kerim, Muhammed aleyhi selam ve Müslümanlara düşmanlıklarının sebebini açıkça ilan eder:
“Görebildikleriniz üzerine yemin ederim. Ve göremediklerinize ki, Hiç şüphesiz o (Kur'an), çok şerefli bir elçinin sözüdür. Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz! Bir kâhin sözü de değildir (o). Ne de az düşünüyorsunuz! (O), âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, Elbette onu kıskıvrak yakalardık. Sonra onun can damarını koparırdık (onu yaşatmazdık). Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız. Doğrusu o (Kur'an), takvâ sahipleri için bir öğüttür. İçinizde (onu) yalan sayanlar bulunduğunu şüphesiz bilmekteyiz. Muhakkak o, kâfirler için bir iç yarasıdır. Ve o, gerçekten kat'î bilginin ta kendisidir. O halde, ulu Rabbinin adını yüceltip noksanlıklardan tenzih et.” ( Hakka Süresi: 38-52)
Nice şerlerin hayırları sonuç verdiğini biz Kur’an diliyle bilmekteyiz. Kesinlikle kâfirler için bir iç yarası, kin ve öfke sebebi olan Kur’an ve Muhammed aleyhi selam müminler için tutunulacak iki sağlam kulptur.