Yaklaşık on yıl önce yazdığım bir yazıyı güncel bağlamda biraz kısaltıp küçük birkaç değişiklikle tekrar yayınlamak lüzumu hasıl oldu.
Son günlerde küfür dünyasında İslam düşmanlığının tekrarlanan bir tezahürü olarak özellikle İsveç merkezli Kur’an-ı Kerim’e yönelik yırtma, yakma ve Kur’an sayfalarına karşı hürmetsizlik gibi haddini aşan aşağılık eylemler gerçekleşti. Bir Müslüman’ın bu kine sessiz kalması düşünülemez; öyle ki ses çıkarmak da artık yetersiz gelmektedir.
Mademki İslam düşmanları kutsal kitabımıza alçakça eylemlerle ortaya koyuyorlar. Biz de savunmamızı, mücadelemizi Kur’an’ımız üzerinden yapalım ki; böylesi rezil hevesler, o haddini bilmezlerin kursağında kalsın ve öfkeleri içinde geberip gitsinler!
Elbette bu olaylar, bir buçuk milyar İslam âlemini derinden yaralamış ve üzmüştür.
Çünkü Kur’an-ı Kerim, Allah-u Teâlâ’nın insanlığa vahiy yoluyla gönderdiği kitabıdır.
Kur’an; Allah’ın kelamı, muttakiler için hidayet rehberi, müjdeleyici, korkutucu, müminler için şifa kaynağı ve hayat düsturudur.
Kur’an’ın her harfi bizim için değerli ve kutsaldır. Canımızdan, malımızdan, aile efradımızdan daha aziz biliriz Kur’an’ı.
Kur’an’a düşmanlık edenler bilmeli ki; onlar aslında Allah’a, Peygambere, meleklere ve tüm Müslümanlara düşmanlık etmektedir. Nefret ve kinlerinin sonucu olarak dünyada zelil olmuş ve İnşallah diğer dünyada da zilletin en büyüğünü tadacaklardır.
Bu saldırılar, senelerdir söndürülemeyen, önüne geçilemeyen ve gün geçtikçe daha da parlayan Kur’an güneşini söndürme ve önünü kapatma çabasıdır.
Bu saldırılar, basın ve medyasıyla, her türlü hile, entrika, oyun ve tuzaklarla Kur’an sevgisini gönüllerde atamayan zavallıların son çırpınışlarıdır…
Evet, Kur’an’ımıza, mukaddesatımıza uzanan elleri ve arkasındaki güç odaklarını iyi biliyoruz!
Müslüman olarak öz nefsimize düşen;
İslam’ın mukaddesatlarına yapılan saldırılara karşı sessiz kalmayalım! Sessiz kalmamız durumunda bu tür saldırıların daha şiddetlisinin geleceğini bilelim.
Böylesi saldırıların İsveç’te veya başka bir yerde olması fark etmez. Saldırıyı yapanların Hıristiyan, ateist, Siyonist, Yezidi veya sözde Müslüman olması da önemli değildir. Bu tür alçakça saldırıların ve çirkin hilelerin arkasındaki kirli, ikiyüzlü aktörleri tanıyalım. Tepkimizi sağduyulu, Müslümanca ve Kur’anî ölçülerle ortaya koyalım.
Kur’an’ımıza alçakça saldırıyı yapan zavallılar!
Bilin ki, Kur’an’a, İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık kimseye fayda vermemiştir, size de fayda vermeyecektir.
“Tebbet yeda ebi lehebin vetebb!” ilahi hükmünce onların elleri hem dünyada kırılacak hem de Ahirette kuruyacaktır.
Allah’ın ve Müslümanların öfkesini çeken söz ve davranışlarınıza derhal son verin!
Kur’an’ımıza uzanan necis ellerinizi hemen çekin; çünkü Kur’an’ımıza ancak temizlenenler ve halis niyetle ona yönelenler dokunabilir. Sizin ona dokunma ehliyetiniz yoktur ve Müslümanlar da bu hakkı size vermeyeceklerdir.
Kur’an-ı Kerim’e iman etmiş olanlar ve gönül verenler, onun aşkıyla yanıp tutuşanlar olarak; İslam’a, Kur’an’a, Peygamber’imize, topraklarımıza, camilerimize ve mukaddesatlarımıza yönelik yapılan her türlü saldırıyı lanetliyoruz. Bu saldırıları bertaraf etmek için var gücümüzle mücadele edeceğimizi haykırıyoruz.
Böylesi zavallılara söylenecek en öz, en güzel, en etkili söz elbette Allah’ın sözü olacaktır:
“ Onlar/ kâfir ve zalimler Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. O (Allah), müşrikler hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir.”
O halde en büyük tepki ve sahiplenme olarak seleflerimizin yaptığı gibi Kur’an’ı okuyacak, öğretecek, anlayacak, koruyacak ve hayatımızın her alanında ahkâmını hayata geçireceğiz!