Sendika, çalışma örgütlenmesi bağlamında bir sivil yapılanmadır. Sendikalar, genellikle memur veya işçilerin çalışma yaşamına ilişkin sorunlarını çözmek, ortak çıkarlarını ve haklarını korumak, geliştirmek için kurdukları yasal örgütsel yapılardır. Sendikalar, çalışma eksenli örgütlenirken çalışanın diline, dinine, rengine ve siyasi görüşüne bakmaksızın hak arayışına girişen sivil oluşumlardır.

Türkiye’de her tuhaf gidiş gibi sendikacılıkta da bir tuhaf ve oluşum amacıyla çelişik bir gidiş vardır. Sendikaların çoğu sendikal doğal işleyişinden ziyade çoğunlukla ideolojiyi öne alır. Bu tip sendikalar ideolojik arka plandan hareketle çalışan kitle arasında dahi bir ayrımcılık ve düşmanlık sebebi oluşturur. Bazen, bazı sendikalar adeta bazı illegal yapıların ve muhalif unsurların militan yetiştirme merkezi gibi işler. Sendikacılık dışında her türlü meşum işe bulaşır ve alet olurlar.

28 Şubat sürecinde birçok sendikanın, darbeci aklın yanında dindar halkın karşısında ‘silahsız kuvvetler’ olarak rol oynadığı hepimizin malumudur. 28 Şubat sürecinde önemli bir rol oynayan ve “sivil inisiyatif”, “beşli oluşum”, “beşi bir yerde”, “beş kafadarlar”, “yıkım ekibi” ve “bizim çete” olarak da adlandırılan bu grubun içinde TOBB, TESK, TÜRK-İŞ, DİSK ve TİSK’in yer aldığını hepimiz biliyoruz. Son 15 yıldır, bu meşum görevi KESK’e bağlı Eğitim Sen üstlenmiş gözüküyor. Batı illerinde Türk solu, marjinal sosyalist yapılardan destek alan bu sendika doğu illerinde de PKK ve HDP destekli olarak Kürt solundan destek almaktadır. Üyelerinin çoğunda sol anlayışın öne çıktığı bu sendika adeta tüm varlığını ‘dine, dindara, kutsal değerlere’ düşmanlığa adamış durumdadır.

Eğitim Sen, her ne kadar eğitim alanında çalışanların haklarını dil, din ve coğrafya ayırt etmeksizin hareket etmeyi kâğıt üzerinde taahhüt etmişse de gerçekler ve saha bunu tümüyle yalanlamaktadır. Bir okul, idareci, öğretmen, öğrenci veya veli dini hassasiyetleri veya ahlaki endişelerinden dolayı bir uygulama başlatmış, bir karar almış, bir çalışma yürütmüş veya inisiyatif almışsa hemen bu sendikanın ‘laikliğe aykırı’ zırhına sığınarak karşı çıktığını, iptali için çalışma başlattığını ve medyayı aleyhte ayaklandırdığını görürüz.

Bu sendikanın ‘eğitim dışında ne ararsan var.’ türünden uygulamalarını sıralarsak liste alabildiğine uzanacak. Sadece son günlerden birkaç örnek verirsek sendika mı din düşmanlığı üreten bir mekanizma mı olduğu rahatlıkla anlaşılacaktır:

“Bingöl Genç ilçesinde kız erkek sınıflarını velilerin talebiyle ayıran müdürü şikâyet, Van’da kız erkek sınıfları ayıran üç lise hakkında şikâyet, Diyarbakır’da zil sesini salavat modunda çalan okul hakkında şikâyet, Bursa’da LGBTİ destekli resim yarışması düzenlemek, Cuma hutbesinde işlenen bazı konulara itiraz ve şikâyet…”

Elhasıl adı sendika ama işi dine düşmanlık, dindarı ötekileştirme ve ahlak ayrımcılığı olan bu meşum yapı, TKP’liyi, PKK’liyi sendikasına üye yapıyor, LGBT için komisyon kuruyor, cinsiyetsizlik propagandası yapıyor, dernek ve sendikaları dine karşı örgütlüyor, İslam düşmanlığı yapıyor, Batıcı laik hayat bir tarzını empoze ediyor.

Eğitim-Sen’in bu tür faaliyetleriyle yarınlarımızın umudu olan çocuklar ve gençler için de tehdit oluşturduğunu unutmayalım. Hak savunuculuğu, özgürlük arayışı gibi sloganlara aldanarak bu sendikaya gönül veren ve üye olanlar bilin ki koca bir aldanmanın içindesiniz. Bilerek veya bilmeyerek içinde olduğunuz yapının bir din ve ahlak düşmanı yapı olduğunu unutmayın! Bu yapı eliyle zemin bulan İslam ve ahlak düşmanlığının vebaline ortak olmayın!

Emin olun zararın neresinden dönülürse kardır.