İslam düşmanları, İslami olan bütün şiarlara düşman ve kindardır. Ama bu Kur’an var ya onların düşmanlık derecelerini ve kinlerini içlerinde bir tandır gibi tutuşturdukça tutuşturmaktadır. Çünkü onlar insanlık için doğruluk ve hidayet yolunda bu Kur’an-ı Kerim’in en güçlü, etkili ve hızlı bir dönüştürücü olduğunu bilirler. Onlar, ‘namaz, ezan, tesettür, iffet, zekât, cihad, camii’ gibi tüm şiarları ve sembolleri elimizden alınması gerektiğini bilir ve buna göre hilelerini düzerler. Ama onlar şunu da çok iyi biliyorlar ki elimizden Kur’an-ı Kerim’i almadıkça, bizi Kur’an’a karşı soğutmadıkça o Kur’an’ın sayfası her açıldığında güneşin tüm karanlıkları dağıttığı gibi Kur’an’ın da tüm sapık, batıl ve küfür karanlıklarını dağıttığını çok iyi bilirler.
Karanlığın yarasası bu hazımsız güçler ve tipler karanlıklarını bire bir hedef alan Kur’an’a düşmanlık yapmasınlar da ne yapsınlar? Kur’an’a kin duymasınlar da ne duysunlar?
Varın, siz söyleyin değerli kardeşlerim!
Kur’an’a saldırının ilk halkası Mekkeli müşriklerle başladı ve günümüze kadar hiç azalmadan devam etti. Bu saldırılar bir ilk değildir, ders ve önlem alınmazsa son da olmayacaktır. Bu alçakça eylemler, yüzyıllardır İslam, Kur’an, İslam’ın kutsalları ve Peygamberimize karşı yürütülen amansız savaşın bir devamıdır. Kur’an-ı Kerim’i yırtma, yakma, Kur’an sayfalarını tekmeleme, Kur’an-ı Kerim’in günümüze uyarlanamayacağını savunma bu haddini aşan aşağılık eylemlerin ilk akla gelenleridir.
Bu hafta ilk hazımsızlığı Can Ataklı’dan geldi. 30 Ağustos töreninde Kur’an okunması, dua yapılması üzerinden düşmanlığını ve kinini açığa vuran Ataklı, benden sizden daha iyi biliyor Kur’an-ı Kerim’in bir hayat kitabı olduğunu. Bu ilahi kelamın hayatın her alanına nüfuz edebileceğini, nüfuz etmesi gerektiğini çook iyi biliyor. İkinci saldırı da CHP Kani Beko’dan geldi. Arnavut göçmeni, DİSK kafalı ve Kemalist algılı bu Kani mi olabilir mi yani mi bilmiyorum. O da 4-6 yaş çocuklara verilen Kur’an eğitimi üzerinden kinin kusmuş. Bakın, cümlelerini de ne güzel süslemeye(!) çalışmış pazarlamak ve algı oluşturma için: “Bu durum hem laik ve bilimsel düşünceye, hem pedagojiye, hem de vicdan özgürlüğüne aykırıdır."
Efendim, sen bunu ne çabuk tespit ettin? Helal sana, demezler mi? Peki, 4-6 yaş çocukları baldırı çıplak sahnelere çıkarmak, heykellerin önünde secde ettirmek ve bale gibi çağdaş sanatlara(!) teşvik etmek de bilimsel düşünce, pedagoji, vicdan özgürlüğü ve ahlaki değerlerle örtüşüyor mu? Bize oradan da haber verin Yani, pardon Kani!
Bu tipler, bilir ki Kur’an-ı Kerim’e kapı aralayan her gönül, ev, okul, sokak, mahalle, kışla, şehir ve ülke onların haram, haramzadelik ve sapkın ideolojilerine kapanan bir kapı, kalelerine atılan bir gol ve mevzilerine düşen bir güle olduğunu biliyorlar. Yani anlayacağımız, saldırganlığı sıradan bir laiklik refleksiyle değildir, bilinçli bir Hakk düşmanlığındandır.
Mademki, bu dinozor tipler İslam düşmanlığını kutsal kitabımıza yönelik alçakça söylem ve eylemlerle ortaya koyuyorlar. Biz de her daim savunmamızı, mücadelemizi Kur’an’ımız üzerinden yapalım. Yapalım ki böylesi rezil hevesler o haddini bilmezlerin kursağında kalsın ve öfkeleri içinde geberip gitsinler!
Seferberlik ilan edelim. Her gönüle, eve, okula, kütüphaneye, kışlaya, sıraya, masaya, dükkâna, büroya, sosyal medya paylaşımlarına Kur’an ya da Kur’an’dan ayetler bırakalım. Allah’ın kelamı, muttakiler için hidayet rehberi, müjdeleyici, korkutucu, müminler için şifa kaynağı ve hayat düsturu olan Kur’an’ı canımızdan, malımızdan, aile efradımızdan daha aziz bilelim.
Kur’an’ın düsturlarını ‘eğitim, ekonomi, siyaset, ticaret, sosyal ve askeri’ gibi tüm yaşam alanlarına hâkim kılalım ki Kur’an’ın nuru onların gönlünü ve gözünü kamaştırsın. Yine de kendi inkârları, saldırıları ve düşmanlıkları içinde körleşip kalacaklarsa onların o kör gözlerine şu ayeti her daim sokalım: “Onlar/ kâfir ve zalimler Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. O (Allah), müşrikler hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir.” (Saf Süresi 8. Ayet)