Son günlerde en çok konuşulan konu nedir?
Sorusuyla kime mikrofon tutarsak tutalım şu birkaç başlığın ilk sıraları aldığını göreceğiz:
Üretimin azlığı, aşırı tüketim; dolar ve altının hız kesmeyen yükselişi; gün geçtikçe alım gücünün düşmesi, somutlaşan fakirlik; Korona ve her gün ortaya çıkan yeni varyantlar; fıtrata aleni açılan savaş ve ahlaki çöküş…
Her ne kadar iktidar ve muhalefet PARtileri toplantılarını bu gündemle yapsalar ve halkın nabzını tuttuklarını iddia etseler de gerçek böyle değildir. Birinin diğerini suçlaması, bir diğerine küheylan kesilmesi, kendini sütten çıkan ak kaşık görmesi dışında sadra şifa bir şey görmüyoruz.
Ama gösterilenin ötesine ve vitrinin arkasına biraz dikkat kesildiğimiz zaman bugüne kadar duyduklarımızdan farklı ve gönle dokunan bir ses duyuyoruz. Görüntüye ve sese dikkat kesildiğimizde bir HÜR’lük kokusu alıyoruz. Hür olan, hür olmaya çağıran ve hürlük mücadelesi veren bu kadrolar bugün için nicel bir etki oluşturmasa da son günlerde ülke gündemine özgül ağırlık olarak yansıyan nitel etkiyi hissedebiliyoruz.
Gelin hep birlikte dün Ankara’da 9. yaşını geride bırakan ve çiftli sayıların ilk basamağında daha gür bir sesle seslenen, geleceğe umut ve nefes olabilecek bu hareketi ve partiyi biraz daha yakından tanıyalım:
HÜDA PAR nedir, kimlerden oluşuyor, amacı nedir, gerçekten bir arka bahçesi var mı veya birilerine arka bahçe mi? Gibi sorular çokça sorulsa da aslında bu oluşum, amacı ve tabanı itibarıyla insanımız tarafından çok iyi bilinmektedir.
Otuz yılı aşkın bir İslami mücadelenin zemini üzerine kurulan HÜDA PAR, kendini her koşul ve zeminde şu prensiplerle tanıtmakta ve bu prensiplerle tanınmayı istemektedir:
Referansımız, Kur'an-ı Kerim ve Sünnettir.
Biz var olan partilere muhalif veya alternatif değiliz, bir asrı aşkındır bu topraklar üzerinde inşa edilen laik bir sistemin, insani ve İslami olmayan bir düzenin alternatifiyiz.
Yanlış adaylarla seçimi kazanmaktansa doğru adaylarla seçimi kaybetmeye razıyız.
Bir haramla tüm kapılar bize açılsa da asla o harama tenezzül etmeyeceğimiz gibi bir helalden vazgeçmekle tüm kapılar bize kapanacaksa da asla üzülmeyiz…
Önceki gün 10. Yaşının arifesinde HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun konuşmasında öne çıkan şu birkaç başlık, niçin HÜDA PAR sorusuna sağlam bir cevap gibi durmaktadır:
Bir paradigma değişikliği öneriyoruz. Kulluğumuz sadece Allah'adır. İnsanlar üzerinde hâkimiyet kurmak için siyaset yapmıyoruz. Allah'ın kullarını kula kulluktan kurtarmak, insanları gerçek hürriyetlerine kavuşturmak istiyoruz.
Bütün insanları eşit görürüz. Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmuyoruz. Mal ve servet biriktirmek için bu yola çıkmadık… Makam mevki kavgası yapmayız. Parti menfaatimizi milletin menfaati üzerinde görmeyiz. Kardeşliğin hukukunu yeniden tesis etmek, hakça paylaşmayı, toplumsal barışı, sosyal adaleti gerçekleştirmek istiyoruz.
Seküler ahlak temelsiz bina gibidir. Din ile siyaset arasına kalın duvarlar örenler siyaseti ahlaksız bıraktıklarının farkına varmalıdır. Dini siyasetin emrine verenler de insanları dinden soğuttuklarının farkına varmalıdır. Siyaset ahlaklıysa insanidir. Ahlaktan soyutlanmış siyasetin topluma hizmet etmesi mümkün değildir.
Biz hakkın, aydınlığın ve adaletin yanında batılın ve karanlığın karşısındayız. İnsanımızın öncelikli ihtiyacı adalettir.
HÜDA PAR, herhangi bir partiye alternatif olarak kurulmadığı gibi HÜDA PAR’ın tabanı, hareket stratejisi ve nihai hedefleri bellidir. HÜDA PAR, İslami bir söylemle varlığını ifade ettiği gibi demokrasi ve laiklik gibi beşeri ve tehlikeli kavramları Müslüman bir kimlik endişesiyle kullanmamaktadır. HÜDA PAR “yalanı, dolanı, aldatmayı…” haram bilen, “sözünde durmayı, emanete sahip çıkmayı…” gereklilik bilen, kimliği ve zemini de bu vasıfları taşımaya uygun olan siyasi bir oluşumdur.