Pandemi, eğitimle ilgili birçok ezberi bozdu. Pandemiyle birlikte hayatımıza artıları eksileriyle online(uzaktan eğitim) girdi. Bugünlerde de online eğitimin kapatamadığı açıklar üzerine telafi eğitimi adıyla bir kapı aralanıyor. Bu kapı, eğitime ne kadar bir katma değer katacak o da ayrı bir tartışma konusudur.

Konu, eğitimden ne zaman ve nasıl açılırsa açılsın biz hayatın doğal olarak ‘beşikten mezara kadar bir eğitim’ sürecine dâhil olduğunu biliyor ve söylüyoruz. Çünkü bu dünyada hakkında en çok konuşulmuş ve konuşulacak konulardan biri de eğitimdir.

Eğitim, Yüce Allah’ın(c.c) varlığın en şereflisi beşere insanî bir konum kazandırmadır.

Eğitim, insan yetiştirme sanatıdır. ‘Okudun ama adam olamadın!’ cümlesinde geçen âdem/adam olabilme inceliğidir.

Eğitim, insanın bireysel ve toplumsal imar ve inşadaki rolünü gösteren ruhî fonksiyonları tedavüle sürme ve tedavülde tutma güzelliğidir.

Eğitim, genel anlamda çocuk ve gençlerin zihin, gönül ve ahlak yönüyle medrese, yurt, okul, kreş benzeri kurumlarda sistematik bir öğretim yardımıyla geliştirilmesi ve yetiştirilmesidir.

Eğitim tek boyutlu değildir, tamamlayıcı ve bütünleyici bir boyuttur.

Eğitim ‘ahlaki, edebi, toplumsal, bireysel, kültürel ve dini’ her çerçeveyi kuşatır.

İnsanın terbiye edilmesi ve eğitilmesi Yüce Allah’ın Rab’ sıfatı ve Âlim isminin tecellisine mazhardır. Kur’an’ın ilk ayetinin ‘Oku!’ emriyle başlar. Onun bir süresinin ismi ‘Kalem’dir ve Kur’an’da ilim, eğitim ve terbiye ile ilgili yüzlerce ayet vardır.  Bu çerçevede şunu rahatlıkla diyebiliriz ki eğitim, Kur’an’la başlar ve kemale erer. Çünkü Kur’an-ı Kerim, tüm kitapların ve derslerin özü ve ilham kaynağıdır.

“Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar…” (Nisa: 162)

Kur’an-ı Kerim, ilimde derinleşip eğitim ve terbiyenin toplumsal işlevini gerçekleştiren çokça peygamber ve kişilerin kıssasına yer verir. Nuh, İbrahim, Musa, Yusuf ve Lokman (aleyhum selam), bahçe sahipleri, Uhdud ashabı bu kıssalardan bir kaçıdır. Bir baba ve hikmet ehli bir eğitimci olarak Lokman’ın oğluna öğütleri, hem bu realitenin önemli bir anlatımı hem de ‘hikmet, irfan, edep ve eğitim’ kürsüsünün değerli pedagojik kriterleridir:

"Hani Lokman oğluna -öğüt vererek- demişti ki:

Ey oğlum, Allah’a şirk koşma. Şüphesiz şirk, gerçekten büyük bir zulümdür.

Ey oğlum, (yaptığın iş) gerçekten bir hardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,) ister bir kaya parçasından ya da göklerde veya yer(in derinliklerinde) de bulunsa bile, Allah onu getirir (açığa çıkarır). Şüphesiz Allah, Latif olandır, (her şeyden) haberdardır.

Ey oğlum, namazı dosdoğru kıl, ma’rufu emret, münkerden sakındır. Ve sana isabet eden (musibetler)e karşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken işlerdendir.

(Ey oğlum) İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme). Ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.

(Ey oğlum) Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir.” (Lokman Suresi: 13-19)

Kuran’ın sunduğu eğitim çerçevesi çok geniştir. Bu çerçeve, ‘şahsiyet oluşumu; hal, tavır ve davranış kazandırma; konuşma üslubu ve hitap biçiminin nasıllığı, çalışma ve çabalamanın sınırları, rol modelliği’ gibi eğitim ve eğitilmeyle ilgili her konuyu içine almaktadır.

Kur’an eğitimi insana ve topluma birçok güzellik ve özellik kazandırır. Aşağıdaki kazanımlar, Kur’an eğitiminin yüzlerce kazanımından birkaçıdır:

Her yaz camilerde başlayan Kur’an öğretimi, hayatın her alanını kuşatan bir eğitime dönüşürse günümüz ve yarınımız abad olur.

Unutmayalım, çabalayalım!