Sosyal medya, asparagas habercilikte bir numara olsa gerek…

Bir iki süslü söz, bir iki slogan, bir iki ajitasyon sonra istediğin adamı öv veya söv…

Sonra bak! Ne kadar yoz, alakasız, seviyesiz, ilimsiz, hikmetsiz ve delilsiz satırlar yazılmış çizilmiş.

28 Şubat sürecini yaşamayan bilmez, bilmeyen anlatamaz, anlatmaya çalışsa da bir yavan hal alır kelimeler ve cümleler…

28 Şubat, İslam’a ve İslami değerlere karşı Batılı aşkla ve Kemalist bir hınçla gaddar bir saldırı sürecidir.

28 Şubat’ı bir bana, bir gaibin şahitlerine, bir tesettürlü bacılara, bir mahzun camilere, bir işkence dolu karanlık dehlizlere, bir bağrı yanık analara, bir gözü yaşlı muhacirlere, bir Allah’ın katına şehit olarak varan şahitlere ve bir de kışın zemheri soğuklarına sor!

Bir bak! Ne zulümler, ne kahırlar, ne iftiralar, ne canilikler, ne sinsi planlar, ne muhbirlikler kare kare göz önüne gelir.

Coğrafyamın esen rüzgârı, uçan kuşu, akan suyu, doğan güneşi, karanlığa ışık olan ayı, tekbir sesleri ile inleyen dehlizleri o meşum sürecin şahitliğini avaz avaz haykırdı, haykırıyor.

Sağırları oynayan, körlere özenen, dilsizliğe yemin edenler zulmün şahitliğini değil de zalime ve işkenceciye methiyeler düzüyorsa varsın onlar utansın!

28 Şubat’tan beter Şubat’lar methiye düzdükleriyle onların sofralarına katık olsun!

O günün camilerine ve camii çocuklarına sorun!

‘Bir günde kırktan fazla camiiye paldır küldür ayakkabılarıyla baskın yaptıran kimdi?’

O günün Diyarbekir/Amid zindanlarına bir müracaat edin!

‘Vahşi işkenceler altında senden yükselen izzetli tekbirlere ve iniltili ahlara sebep kimdi?’

O günün tesettürlü ve çarşaflı bacılarına sorun!

‘Kaynuka Yahudilerinden icazet alıp da sizin iffetinize ve örtünüze karanlık dehlizlerde dadanan kimdi, kadınlığınıza bakmadan size işkence emri veren kimdi?’

O günün Diyarbakır kuçelerine ve hapis duvarlarına seslenin!

‘Sırf inancını yaşadı, camide ders verdi diye kaç masumun infazına şahitlik ettiniz?’

O günün Diyarbakır’ın adil şahitlerine sorun!

‘İnancını yaşayanlar niçin bir sürek avına tabii tutulmuşken, Marksist ve katil örgüte alabildiğine alan açılmıştı?’

O günün üç sağırları oynamayan hakikatli ve insaflı vicdanlarına sorun!

‘Ulusalcısı, Kemalisti ve de PKK’lısı niçin seviyordu bu adamı? Cenazesine kendi seroklarına iltifat eder gibi katılmalarını nasıl izah edecekler? Evlatlarına verdikleri Newroz, Bahoz, Bawer, Ciwan gibi isimlere niçin bir de Ali Gaffar ismini ipe dizer gibi dizdiler?’

Ey 28 Şubat ve sürecin uşaklığına ve haydutluğuna soyunanlar ve de titrli haydutlara kahramanlık methiyeleri düzenler!

Hileli gerçek yüzünüze, zalim çehrenize, aldatan sözünüze, kanlı ellerinize, işkence yüklü saatlerinize, İslam’a düşmanlıkla dolmuş yüreğinize

Batman’ın Cezvet’i, Diyarbakır’ın Abdusselam’ı, Bingöl’ün cami gülleri, Sivas’ın masum ve mağdurları, zindanın Cemal’i, okul önlerinde umuda intizar bacılar şahitlik edecek!

Bilesiniz ki; her 24 Ocak’ta bir babacan(!) tavrında, bir kahraman(!) edasında, bir şehit(!) kıvamında vitrine çıkardığınız, Stockholm sendromuyla yücelttiğiniz (K)okan Diyarbakır’ın İslam’ı ve Müslümanlarına kin bileyen, öfke kusan, zulümle yağan bir Dahhak’tan öte değildi.