İnsanlık, bir salgınla ilk kez karşılaşmıyor. Tespitlere göre büyük salgınlar miladi 165 yılından bu yana insanları etkilemiş, etkiliyor. Veba, Çiçek, Kolera, Humma, AİDS, Sars, Ebola ve Covid-19 gibi 20 kadar büyük salgından bahsedilir. Bu salgınlar duruma göre binleri, yüz binleri veya milyonları etkilemiştir. 1347-1351 arasında görülen Kara Veba 200 milyonla en fazla ölüme, 2002-2003 yıllarında SARS hastalığı 770 kişiyle en az ölüme yol açmıştır. Covid-19 olarak bilinen Koronadan şu ana kadar etkilenen 1,5 milyon ve ölen 70 bin civarındadır.

Tarih boyunca birçok salgın hastalık hanedanlıkların çöküşü, sömürgeciliğin artışı, din ve ideoloji değişimleri, iklim soğuması ve ısınması, emperyal rekabetin el değiştirmesi ve yeni siyasi güçlerin oluşumu gibi uzun süreli büyük etkileri oldu. Şu an küresel bağlamda insanları, ülkeleri ve halkları bir şekilde etkileyen ve tarihin görmediği olağanüstü tedbirlerin alınmasına yol açan virüs kaynaklı Korona salgınıyla karşı karşıyayız. Bu virüs, dünya çapında milyarlarca insanın yaşam şeklini önemli ölçüde değiştiriyor ve bu değişimlerin çoğu kalıcı olacak. Ha bu değişimler nasıl olacak, kim kime yönelik hesaplarda kazançlı çıkacak, dijitalizmin hüküm süreceği yeni bir hayat tarzı mı başlayacak? Türünden elbette sorular, meraklar ve araştırmalar olacak! Ne olursa olsun, değişmeyen tek şey olacak:

Her hesap üstünde hesabı olan Allah’ın dediği olacak…

İnsanlık, genellikle böylesi salgınları üç şekilde algılamış ve kabul etmiştir.

Kimilerine göre salgın hastalıklar egemen güçlerin işidir ve dünya siyasetini kendi lehlerine değiştirmek için ortaya çıkarılmıştır.

Kimilerine göre salgın hastalıklar ‘kirlilik, iklim değişikliği, açlık ve su sıkıntısı’ gibi nedenlerle oluşmuş tabii afetlerdir.

Kimilerine göre de salgın hastalıklar ‘insanların zulüm, cinayet, haksızlık, ahlaksızlık ve çirkeflik’ gibi cürümlerinden dolayı İlahi bir uyarı, sarsma ve azaptır.

Müslüman olarak bizler, salgın veya musibet olarak adlandırdığımız iki etkeni de üçüncü etken içinde değerlendiririz ve değerlendirmek zorundayız. Çünkü bu dünya bir sınanma ve ibtila yeridir. Kişi, bir şekilde denenecektir. Bu denenme bazen sadece bireye taalluk eder bazen de topluma taalluk eder. Aşağıdaki ayet ve hadisler, bu ve benzeri hastalıkları nasıl görmemiz, değerlendirmemiz ve hareket etmemiz gerektiği noktasında çerçeveyi net çizmektedir.

“Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah’tan" derler, başlarına bir kötülük gelince de "Bu senden" derler. "Hepsi Allah’tandır" de. Ne oldu bu adamlara ki bir türlü sözü anlayamıyorlar! Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.” (Nisa/78-79)

“Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek mutlaka ora halkını, Allah’a yönelip yalvarsın yakarsınlar diye dert ve sıkıntıya uğratmışızdır. Sonra kötülüğü değiştirip yerine iyilik getirdik. Nihayet çoğaldılar ve "Atalarımız da böyle sıkıntı ve sevinç yaşamışlardı" dediler. (İnkârda ısrar edince) biz de onları, kendileri farkında olmadan ansızın yakaladık.” (A’raf/94-95)

Hazreti Aişe annemizden rivayet edilir ki: “Rasul-i Ekrem'e ﷺtâunu sordum. Şöyle buyurdu: ‘Tâun (verem gibi bulaşıcı hastalıklar) Allah-u Teâlâ'nın dilediği kimselere gönderdiği bir azabıdır. Fakat bunu mü’minler için rahmete çevirmiştir. Bu salgına yakalanan hiçbir mü’min yoktur ki bu günlerde ecrini Allah’tan bekleyerek evinde sabırla oturur ve Allah’ın ona yazdığından başka hiçbir şeyin başına gelmeyeceğine inanırsa mutlaka bir şehid ecri alır.” (Ahmed bin Hanbel, İmam-ı Buhârî ve Nesâî)

Peygamber Efendimiz aleyhi selam şöyle buyurmuştur: "Cüzzamlı hastadan yırtıcı hayvandan sakınır gibi sakınınız. Cüzzamlı kimse bir vadiye indiği zaman, siz başka bir vadiye ininiz. Cüzzamlı hastalara devamlı olarak bakmayınız. Onlarla konuştuğunuz zaman, sizinle onlar arasında bir veya iki mızrak boyu mesafe bulunsun." (Müsned, İbn-i Mâce)

 

Hatırlayalım ki, bu dünya imtihan yurdudur.

İdrak edelim ki, bu salgın Allah’ın bir ikazı veya cezasıdır.

Sakin olalım ki, bu virüs Allah’ın bir yaratığıdır, emre muhalif değildir.

Sabırlı olalım ki,  Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyelim.

Edeple aceleci olmayalım ve cahil davranmayalım.

 

Anlayalım, her zorluk ve kolaylıkta bir hikmet vardır.

Layık olalım, Allah’ın rızasını almaya.

Sevinelim, bu durumdan daha beterleri olabilir.

Akledelim, geçmiş toplumların başına gelenleri.

Mutmain olalım, her şey Allah’ın iradesiyle gerçekleşir.