Kötülük ve iyiliğin, hak ve batılın mücadele alanı olan bu dünya hiçbir zaman iyilik elçilerinden ve kötülük taşıyıcılarından hali olmamıştır. Kur’an Nesli Platformu ‘Kur’ani ölçülere bağlı bir iyilik’ hareketidir. Bu platform, birçok hayırlı hizmeti ile bilinmektedir. Ağustos ayı da bu hayırlı hizmetler adına namaz için ayrılmıştır. Bu yılın teması da ‘Hayat, namazla Güzeldir.’ Bu çerçevede birçok il ve ilçede namazla ilgili programlar yapıldı. Batmandaki çalıştay, Hz. Süleyman Camii yerleşkesinde namaz kılan binlerce çocuk adeta bu çalışmanın en güzel kareleriydi. Bu kareler, geleceğin ahlaklı nesli adına bizler için umut kaynağı olurken karanlığı seven yarasa ruhlular için adeta bir azap oldu.
Karanlıktan beslenen yarasa ruhlu tipler, bizim namazımızı niçin istemezler? Namazımızı niçin sevmezler? Çünkü; Namaz, hak ile batıl arasındaki imanın en belirgin ölçütüdür. Yüce Rabbimiz, Kuran-ı Kerim’de vurgusunu en çok yaptığı bir amel namazdır.
Namazımız, iman dairesine teslimiyetle dâhil olanların en sevdiği, Allah’a yönelişte kendilerini O’na en yaklaştırıcı bildikleri; ruhun razılıkla, gönlün huşuyla, kalbin aşkla gözlediği bir kıyamdır.
Namazımız, müminleri, her türlü kötülükten, haddi aşmaktan ve hoş görülmeyen davranışlardan alıkoyucudur.
Namazımız, bize haramdan uzak durmayı, dürüst olmayı, güvenilirliği elden bırakmamayı, iyiliği emir ve kötülüğü nehyi, mazlumu gözetmeyi, zalime haykırmayı emreder.
Namazımız güzel, doğru, ahlaki her söz ve davranışı salık verir. Bu sebepledir ki iman- küfür mücadelesinde şer cephesinde yer alanlar her zaman namazı hedef almış, namazdan alıkoymak için elinden geleni artlarına koymamış, namaz ve namaz kılanlarla alay etmişlerdir.
Kirli yüzlerini çağdaşlık, demokrasi gibi maskelerle gizleyenler geleceğin mirası olan çocukların ve gençlerin ahlaki yönden aşınmaları, yıpranmaları, hayâ ve edepten kopmalarını şeytani sırıtışla kutlarlar. Kalem, mikrofon ve kameraları her zaman Müslümanları gerici, terörist(!) gibi yaftalarla sayfa ve ekranlara taşır; Müslümanca bir davranış içinde olan birey veya grupları büyük habercilik(!) adına suçlayıp teşhir ederler.
Ağzından taşan kini kusan sol ve Kemalist medya ve özellikle ODA TV bilmeli ki asıl teşhir, mahşer alanında olacaktır. O zaman namazı dert edinenlerle namaza düşmanlık edenler net bir şekilde ayrışacaktır.
Be adam müsveddeleri! Size ve sizin gibilere ne çocuk ve gençlerin namazından! Namazımız gözünüze çok mu batıyor? Namazdan çok mu ürküyorsunuz?
Yoksa namaz şevkiyle edep dersini alanlar, yıllardır tarumar ettiğiniz değerleri yeniden diriltir; menfaat kapışmasında develeri hamutlarıyla nasıl yuttuğunuzu deşifre ederler tedirginliği mi sizi böyle davranmaya itiyor?
Yoksa üflemekle söndüreceğine inandığınız Allah’ın nuru yarasa tabiatlı karanlığınızı dağıtacak korkusuyla son salvolarınız mı bunlar?
Yoksa manevi açıdan kemal yollarına revan olan bizlere bu hoşlukları emredenin namazımız olduğu şaşkınlığı mı içindesiniz?
O halde size yeni malzemeler(!) oluştursun diye namazımızın bize daha neleri emrettiği noktasında Kuran diliyle ipuçları vereyim. Lazım oldukça tepe tepe kullanırsınız:
Namazımız bize gayba inanmayı, infak etmeyi, zekât vermeyi, zorluklara sabretmeyi emreder.
Namazımız, kendisinin Allah için çok büyük eylem olduğunu ilan eder. Öyle ki bu namaz, kalbi Allah’a karşı saygıyla ürperenlerden başkasına ağır gelir. Namazımız, bize her yerde iyi olmayı; herkese iyilik yapmayı; anne-baba, akraba, komşu, arkadaşa güzel ilişkileri, onlarla meşvereti emreder.
Namazımız, nimetin hakikisine erişmek için ev, çarşı, sokak, okul, kışla, işyeri her nerede olursak olalım yüzümüzü Allah’a çevirmeyi, ibadeti emreder. Allah sevgisinin önüne geçip bizi namazdan alıkoyan tüm ilgi, iş, kazanç ve de kişilerden kopmayı öğretir.
Namazımız, inananlar için hiçbir korku olamayacağını, kınayıcının kınamasından korkmamayı, gidişattaki aksaklıklardan ötürü üzülmemeyi, mükâfat ve de ecrimizin eksiksiz Allah(c.c)’ın katında olduğu dersini verir.
Namazımız, bedeni ve akli sarhoşluklardan arınmış, abdest ve niyetle temizlenmiş yüz ve yüreklerle kendisini eda etmemiz gerektiğini bize emreder.
Namazımız, bize ikiyüzlülüğü yasaklar. Dostumuzun sadece Allah, Resulü Muhammed ve iman edenler olduğunu bildirir. Zalimlere ve haksızlığı yol tutanlara mazlum adına, hak hakkına sessiz kalmamayı nişan verir.
Namazımız, ancak hidayetle nasiplenince tadılabilecek nice güzellik kazandırır.
Özetle namazımız, Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v)’in diliyle: “Gözümün nuru” olduğunu haykırır.
Yusuf ARİFOĞLU