Peygamber Sevdalılarının nisan ayına sığdırdığı onlarca “Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama” temalı Mevlid-i Nebi etkinliklerinin sonuncusu önceki gün yüz binlerin katılımıyla nihayete erdi. Peygamberi merkeze alan bu organizasyonlar, etkinlik olarak bitse de binlerce gönülde bir sevdanın izlerini ve özlemini nakşederek amacına ulaşmış oluyor.

Çünkü bu sevda; kuru, sloganik ve özenti bir sevda değildir. Bu sevda, önce yüreğe kök salar, oradan dile akar ve bir yaşam pratiği olarak evlere, sokaklara, ticarete, eğitime ve yönetime talip olur.

Bu sevda, meydanlara yakışır ve meydanları, tekbirlerle inletir; bu sevgi gönüllere yaraşır ve gönülleri salat ve selamlarla coşturur.

Coğrafyamızın azizleri Peygamber Sevdalıları; toplumu kucaklayan, sorunları çözen ve adaleti önceleyen damarı ortak bir paydada yakaladı. Bu ortak paydada renkleri ve ırkları ötekileştirmeyen, ayrıştırmayan ve ‘kulluk’ paydasında bir araya getiren "Lailaheillallah!" tevhid bayrağı var. Bu ortak paydada toplumsal her koşul, her sorun ve her münasebet için ‘en güzel rol model’ olabilecek "Muhammed aleyhisselam!"ın rehberliği var.

Sevda meydanında yüzbinler tek ağız olup aynı nidalarla ortak paydayı haykırıyordu: "Allah'u Ekber Muhammed Rehber, Lailaheillallah Muhammed Resulullah”

Sevda meydanında yüzbinler, ‘kardeşliğin, huzurun, paylaşmanın ve adaletin’ formülünü bir kelime de özetlemişler: ‘Selam olsun!”

Bu meydanlardan ilk insan ve peygamber Âdem aleyhisselam’dan can u canan, Rahmet'en lilalemin ve Efendimiz Muhammed aleyhi salat vesselam'a kadar tüm peygamberlere Selam olsun!

Selam olsun, Allah'a teslim olanlara, iman edenlere, Hak yolun yolcularına, kutlu davanın devamı için can, mal ve vaktini feda eden fedakâr mücahitlere!

SELAM OLSUN, PEYGAMBER SEVDALILARINA...

Peygamber sevdalıları bu meydanlara niçin indi, bu alanlara neyi taşıyorlar ve neden dur durak bilmeden "Köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir" dolaşıyorlar?

Onları buna sevk eden bir görev, bir sorumluluk, bir bilinçtir. Adeta, hal ve söz diliyle şunu haykırıyorlar: Biz İslam'ı anlatmak için vazifeli, kulluk yükünün mesulleri, imanlı bir hayatı yaşama ve sevdirmenin varisleriyiz! Bu meydanlarda ‘bir menfaat, bir ideoloji, bir politik beklenti için değil’ sadece ‘Peygamberi Anla(t)ma ve Sünnetini Yaşa(t)ma’ için varız. Rehberimiz, umudumuz, şefiimiz ve cananımız MUHAMMED ALEYHİSSELAM’dır.

O, Allah'ın en sevgili kulu, habibidir. O, âlemlere rahmet ve mü'minlere önderdir.

O, Allah'ın dinini anlatmak için, insanlar şirkin karanlığından tevhidin nuruna, ahlaksızlığın pençesinden edep ve ahlakın sıcak kucağına çıksınlar diye gece gündüz demeden insanları hak yola çağıran Tevhid Öğretmenidir.

O, mübarek bir davayı, kutlu bir sevdayı, doyulmaz bir sevgiyi gönüllere taşıyan Resuldür. O, yalanlandı durmadı, sihirbazlıkla suçlandı bıkmadı, eziyet edildi geri adım atmadı, horlandı taviz vermedi. O, taşlandı, dışlandı; ama bir an duraklamadı: "Allah'ın kelimesi en üstün olsun, İslam hâkim olsun!" diye çalıştı, çabaladı; yaşadı, yaşattı ve Peygamberi bir sevdayı yeşertti bağırlarda...

İşte, Peygamber Sevdalılarını yollara düşüren bu sevdadır, izzetli kılan bu sevdadır; belalara, zorluklara, musibetlere karşı dimdik ayakta tutan bu sevdadır.

Peygamber Sevdası, O’nu tanımakla; O’nu tanımak da O’nu öğrenip yaşamakla; O’nu yaşamak ise koşturup çalışmakla olur... Bugün O aleyhisselam yok aramızda; ama O’nun siyeri, sireti, hadisleri, emaneti olan Kur'an ve sünneti tüm tazelik ve canlılığıyla aramızdadır.

Peygamber Sevdalıları da bu meydanlarda ve haykıran milyonların gönüllerinde bu mirası aşkla, şevkle anlamak, anlatmak ve yaşatmak çabasındadır. Onlar bu meydanlarda, bu stadyumlarda, bu salonlarda ve bu satırlarda herkese anlatılan ve hatırlatılan Muhammed aleyhisselam'ı. Bu meydanlar, bu gönüller herkesi Peygamber Sevdasına çağırıyor, Muhammedi halkaya davet ediyor ve diyorlar ki;

Bu andan itibaren Kur’an ve sünnet hayatımızın anlamı ve süsü olsun!

Muhammed aleyhisselam'ın hayatını, davetini ve mücadelesini okuyalım!

O’nunla beraber olalım, O’na ahdimizi yenileyelim ve O’nun sünnetini takip edelim!

Gönlümüzün, evimizin, sokağımızın, köyümüzün, şehrimizin, işimizin ve her şeyin kapılarını ardına kadar Muhammed aleyhi salat vesselam’a açalım ve diyelim ki: “LEBEYKE EFENDİMİZ, CANIMIZIN CANANI MUHAMMED ALEYHİSSELAM!”