Mısır’da idam edilen dokuz genç, birçok şeyi yeniden görmemiz ve değerlendirmemiz gerektiğini bizlere bir kez daha gösterdi.

Şehid ve şahidliğin şubat ayı ile özdeşleşmesi, bu dokuz şehadetle bir kez daha pekişti.

Kuzuyu yemeye karar veren kurt masalından biliyoruz ki bahaneli bahanesiz ve haklı haksız her halukarda kuzu kurt tarafından yenilecektir. Mısır’ın kurt iştahlı Sisi zalimi de uyduruk mahkemeler ve sudan bahanelerle  dokuz masum Müslüman canı katl etti.

Şehit edilen dokuz Mısırlı gençten biri küçük çocuğunu sevip öpememe duygusallığı içinde, diğeri mahkeme heyeti karşısında yaptığı savunmayla öne çıkarıldı/çıkardık. Savunma bir yönüyle izzetli bir tavır, diğer yönüyle traji komik bir mizansendi.

Dünyanın hangi ikliminde olursa olsun, bu zulümler, cürümler, işkenceler, idamlar ve katliamlar sürekli öne çıkarılmalıdır. Son bir ayda Doğu Türkistan, Kafkaslar ve Afganistan gibi birçok mazlum coğrafyada da benzer zulümler yaşandı.

“Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu zalime teslim etmez!” nebevi buyruğu önümüzde bir yol olmalıdır. Haksızın haklı, caninin masum ve zalimin adalet kisvesine büründüğü günümüzde birilerine hak, adaleti hatırlatmak ve onları buna davet etmek boşa kürek sallamaktır. Zalime karşı en doğru tutum, makam ve imkan itibariyle onun zulmünü def edecek ve onu zulmünden vazgeçirecek her türlü pratiği sergilemektir. Renk, dil, din ve cinsiyetine bakılmaksızın mazlum, masum ve haklının yanında yer almak insani bir erdem ve imani bir gerekliliktir.

Bilinmeli ki bu gerçekler, samimi duruş ve tepkilerle daha anlamlı bir hale gelecektir.

Müslümanlar bu ve benzeri zulümler karşısında samimiyet sınavını verebilmeliler. Zulüm ve katliamlara dönük tepkiler, manşetler, köşe yazıları ve basın açıklamaları ‘adresler, aidiyetler, mesafe durumları ve siyasi ilişkilere göre’ değişmemeli, yoğunlaşmamalı ve sümen altı edilmemelidir.

Benzeri manzara ve kareler birçok Müslüman ülkenin bir gerçeğidir. Tepkiler, basın açıklamaları ve karşı çıkışlar ‘Hesabıma nasıl gelirse!’ mantığıyla yürümemelidir.

Doğu Türkistan’da Çin zulmünü yaşayanlar, ümmetin bir parçasıdır. Bu unutulmamalıdır.

28 Şubat sürecinden günümüze yeterli ve gerekli adımların tam atılmadığı bilinmelidir.

Zina, kumar, rüşvet gibi haramlar; torpil, adam kayırma, mülakat gibi haksızlıklar görülmeli, ifade edilmeli ve düzeltilmesi yoluna gidilmelidir.

ETCP, Yoga gibi ahlakımıza ve değerlerimize dinamit projeler anında destek veren ve bunu uygulayanlara karşı dikkatli olunmalıdır. Bu tür projelerin bir neslin ifsadına dönük olduğu bilinmelidir.

Şubat ayı şehadet ayı münasebetiyle şubatlarda yoğunlaşan zulümleri konuşuyoruz; şehit ve şahitlik konusunu yazıp çiziyoruz. Yeni Şubat’lar yaşanmaması adına tepkisel şahitliğimiz samimi ve adil olmalıdır. 

Yusuf ARİFOĞLU