Ülkemiz bir erken seçim sathına girdi. Kirli ilişkilerin deşifre olduğu, mahalle kavgalarında ağza alınmayan kelimelerin havada uçuştuğu, iktidar partisi aday adaylığı başvurularının abartıldığı, her hâlükârda seçimin Türk milliyetçi cephesine yarayacağı, şahsi kaprislerle ümmet endişesinin yok edildiği, yalanlarla adalet gerçekleşeceği umudunun tükendiği bir seçim atmosferine girdiğimizi bir yere not edelim. Erken alınmış bu erken seçim kararı birçok asıl konuyu rafa kaldırdı.

1946`dan bu yana yöneticiler, partiler, vaatler, icraatlar halkta nasıl bir algı oluşturmuş. Bunu hayatın realitesini espri havasında anlatan birkaç fıkradan okuyalım ve anlayalım:

- İsteklerimiz yerine getirilmezse her saat başı bir milletvekilini serbest bırakacağız, demişler. On dakika sonra, korsanların tüm istekleri yerine getirilmiş.

Aday adayı da:

Çocukluğumuzu bize bağışlayan başbakanımıza teşekkürler!” Korumalar, makinalı tüfek gibi adamı yakalar ve sorguya çekerler:

Adam da taşı gediğine oturtur:

Bakan, bir süre düşünür ve şöyle cevap verir:

Seçimi ve partileri amaç yapan, dava gibi kutsayanlar değil; davamızı, inancımızı ve ideallerimizi amaç kılıp partiyi araç kılanlara teveccüh edelim ki yarın böylesi fıkralara malzeme olmayalım.

Yusuf ARİFOĞLU