ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel, son yaptığı açıklaması ile; zaten malum olan hem Pkk/Pyd hem de Fetö/Pdy yapıları ile olan ilişkilerini adeta resmi ağızla ilan etti. Bu şahıs; 15 Temmuz`da Türkiye`de darbeye kalkışıp tutuklanan “eski” askerleri kastederek “ilişkili oldukları komutanların tutuklanmalarının geleceği ile ilgili kaygılarının (!?) olduğunu” belirtmiş… Bu şahıs aynı zamanda Türkiye`nin ısrarlarına rağmen, Pkk`nin Suriye kolu olan Pyd ile ilişki geliştirip sürdüren şahıstır. Ünvanına bakılırsa; konuştuklarının bireysel çıkışlar olma ihtimalinin olamayacağı, aksine; ABD`nin en resmi ve yetkili politika ve tavır ifadesi olduğundan da kuşku duyulmamalıdır.

Aynı zamanda, hem Fethullah Gülen`in ABD`ye yerleşmesini sağlayan “referanslara” hem de Suriye`de Pyd üniforması ile cephede boy gösteren ABD özel kuvvetlerin varlığına dikkat edildiğinde, bu iki yapının ABD ile olan stratejik ilişkilerinin derinliği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Buna rağmen, 15 Temmuz`da cuntanın başarısız olmakla kalmayıp, FETÖ/PYD`nin çok hızlı bir şekilde çökertilip saf dışı edilmesine vesile olması, Türkiye için yeni imkân ve fırsatlar da çıkarmıştır.

Şöyle ki;

Tarihsel olarak Pkk`den daha eski; potansiyel olarak Pkk`den daha büyük; dış dünya ilişkilerinde Pkk`den çok çok daha ileri düzeyde; nitelikli eleman kapasitesi olarak Pkk ile mukayese bile edilmeyecek düzeyde donanımlı (göz altına alınanların nitelikleri ortada); ekonomik ağ ve imkânları çok daha geniş; üslenme alan ve ortamları Pkk`den çok daha kamufleli ve önemli; en önemlisi de 15 Temmuz`da kullandığı uçak, tank, silah gemilere bakıldığında Pkk`nin hiçbir zaman sahip olamayacağı ve Pkk`nin mevcut durumu ile mukayese bile edilemeyecek askeri güce sahip bir şebeke çok kısa bir sürede çökertilebildi. Yetkililerin kararlı tutumu, halkın fiili desteği bu işin en önemli dinamikleri oldu.

Aynı kararlılık ve benzer bir hareket tarzı ile Pkk de aynı şekilde çok kısa sürede etkisizleştirilebilir. Tek fark şudur.

15 Temmuz ve sonraki süreçte, Türkiye`de halk nasıl cuntacıların bu kirli tasallutuna, işgaline karşı canı pahasına direnmişse hatta müdahil olmuşsa, Pkk`nin de özellikle Hendekli alan işgallerine ya da hâkim olma amaçlı baskılarına karşı da böyle karşı duruşların sergilenmesi gerekiyor. Bunun için de özellikle Kürtlerin; Pkk`yi iyi anlamaları ve Pkk`nin kendilerini asla temsil etmediğini, edemeyeceğini içten hissetmeleri gerekliliğine ihtiyaç vardır. Aslında bu bir gerçekliktir. Müslüman Kürt halkı ile sol-ateist ideoloji temelli Pkk arasında her şeyden önce bir doku uyuşmazlığı ve inanç farklılığı vardır. Temel değer yargıları arasında kan uyuşmazlığı söz konusudur. Pkk; Kürtlerin hak arayışını değil, bizzat Kürtleri kendi kirli ideolojilerine hizmet ettirmek için vitrinine koymuştur. Bu durum bu son dönemde aslında iyice su yüzüne de çıkmıştır. Pkk`nin; Türkiye`de dindar Kürtlere baskı ve düşmanca yaklaşımı, Suriye`de kendisinden olmayan Kürtleri sürgün edip mülteci konumuna düşürmesi, Irak`ta belli bir statü sağlamış olan Barzani ve Kürtlerin kazanımlarını sabote etme çabaları, tüm İslam Âlemini düşman belleyip, İslam düşmanı ABD, Rusya, Avrupa gibi odaklara hizmete soyunması ve daha başka pek çok detay; Pkk`nin Kürtlerin faydasına olmadığı gibi, Kürtlerin en büyük musibeti oluşunun da açık göstergesidir.

PKK DE FETÖ DE YOLUN SONUNA GELDİLER FAKAT YAPILACAK YANLIŞLAR ONLARI KURTARABİLİR

Pkk de FETÖ yapısı da 2016 yılında kendilerini güçlerinin zirvesinde zannedip son altın vuruşlarını yapmak üzere harekete geçtiler. İkisi de kendi sonlarını kendi elleriyle hazırladılar. İhtimal ki Allah (cc) her ikisini de kötü niyetlerinden dolayı şaşırttı.

İkisi de gizli güç hazırlığı yapmışlar ve iyi kamufle olmuşlar. Pkk; şehirleri, yerleşkeleri ele geçirmek için yıllardır. Güya barış görüşmeleri yürütüyor ayağı ile memleketi mayın ve patlayıcı tarlasına çevirmiş, en son hendek projesi ile harekete geçince deşifre oldu ve başarılı olamadı.

FETÖ de asker, polis, yargı ve idari tüm kritik noktaları gizliden ele geçirmiş, 15 Temmuz cunta girişimi ile memleketin idaresini darbe ile ele geçirmek üzere iken Allah fırsat vermedi, başarısız olunca onun da gerçek yüzü ortaya çıktı.

İlginçtir ki Pkk can çekişme konumuna gelmişken, FETÖ cuntasının darbe girişimi, Pkk`nin imdadına cankurtaran gibi yetişti. Pkk biraz soluklandı. Şimdi FETÖ organizasyonu saf dışı bırakılmak üzere iken, Pkk cankurtaran misali onun imdadına yetişmeye çabalıyor. Doğu-Güneydoğu`da toplu karakol basma türü eylemlere girişiyor. Yeniden hendek operasyonlarına girişebilir

Kısacası, yetkililerin ve hükümetin; bu iki yapının karşıt çaresinin “halk” olduğunu unutmamaları gerekir. Zaten Sayın Cumhurbaşkanı bunu hem çok iyi biliyor, hem de 15 Temmuz`da halkı alanlara çağırmakla bunu deneyimledi ve gördü… Halkın inanç ve değer yargıları tahrip ve tahrif edilmezse; halk yanında yer alacağı yetkililerini de, millet ve memleketini korumayı da çok iyi biliyor…

Pkk, FETÖ gibi yapıların tahribatları iyice su yüzüne çıktı. Fakat 28 Şubat süreci failleri de halkın hafızasından silinmiş değildir. Özellikle bu son dönemde FETÖ organizasyonundan oluşacak boşluğu doldurmak için sol-seküler bazı eski çevreler yeniden umutlara kapılmışlardır. Bu aralar ekranlar iyi takip edilirse bu çevrelerin kim oldukları kolay anlaşılır. Zaten Doğu Perinçek gibiler bu çabalarını açıkça dillendiriyorlar. Doğu Perinçek`in Abdullah Öcalan`ın eski akıl hocası olduğu hatırlanırsa, FETÖ`ye alternatif olamayacağı da anlaşılır.

Eğer halkın bu hassasiyeti anlaşılmazsa, yeni 28 Şubat süreçlerine kapı aralanırsa, halk o zaman yine küsebilir. Bugünkü cansiperane fedakârlığı zedelenebilir.

Selamet duası ile Allah`a emanetsiniz…