Amerika`nın kolonyal dönemde, kuruluş aşamasındaki ilk ismi “NEW ENGLAND`dır.” Yani “Yeni İngiltere”. “NEW ENGLAND” (Amerika) kolonisinin kurucuları “PÜRİTENLER” olduğundan “NEW ENGLAND” yerine, genelde “NEW İSRAEL” ismini kullanırlardı. O dönem henüz İsraillilerin Filistin işgali olmadığı için, yeni keşfedilmiş bu Amerika kıtası, Tevrat`ta vaat edilen “kutsal topraklar” olarak görülüyor, üzerindeki yerliler de ( Kızılderililerde) zilletle öldürülmesi gereken işgalci “Ken`an kavimleri” olarak sayılıyordu… (detaylar aşağıda verilecek). İngiliz sömürgesi olduğundan resmi isim “NEW ENGLAND” kaldı.

Avrupalıların İngiltere öncülüğünde Amerika kıtasını sömürgeleştirmeye başlaması 1600`lü yıllarda başlar. Fakat “NEW ENGLAND” konfederasyonu 1643`te oluşturuldu. Püritenler ise tüm sömürgelerde öncü rolde idiler. Peki, kimdi bu PÜRİTENLER?

Benjamin Franklin`in hayatının konu edildiği “Dünyaya yön veren insanlar” kitabında, Püritenlere genişçe yer verilse de, burada “Universal Jewish Eneylopedia`nın Püritenler tanımının öz ifadesi, yeterince açıklayıcı olduğundan yer alacaktır. “…Püritenlik; etik yapısı Tevrat`la (eski ahid) tümüyle eş İNGİLİZ YAHUDİLİĞİDİR…” Amerikan Evanjelizmi, özünde İngiliz Püritenliğinin devamıdır.

Püritenler, Kitab-ı Mukaddese (eski ahid ve yeni ahid = Tevrat ve İncil) ve ilk Hristiyanlık ilkelerine bağlılığı savunur. Kendilerini Tevrat`taki Yahudilerle özleştirerek yeni bir “YAHUDİ KİMLİK” TEŞEKKÜL ETTİLER. Tevrat`ı tümüyle tasdiklemeleri ve katı bağlılıkları, onların da Yahudilerin “üstün ırk” oldukları inancına saplanmaları sonucunu doğurdu.

Bu durumu fırsat bilen Yahudiler de; “mukaddes kitabın” kehaneti olarak, İsa Mesih`in ikinci kez gelişi için “ Yahudilerin, dünyanın bütün uçlarına yayılmaları gerektiğini” bir farz gibi Püritenlere benimsettiler. Püritenler de kendilerini bu amaca adadılar. (Amerika sömürgesine “NEW ENGLAND” yerine “ NEW İSRAEL” demeleri bu adanmışlıklarının bir sonucuydu.)

Not: Avrupa`dan sömürge Amerika`sına yerleşen her topluluk, geldiği şehrin ya da ülkenin başına bir “NEW” eki ekleyerek yerleşkesini isimlendiriyordu. İngilizler “NEW ENGLAND” Hollandalılar; “NEW NEDERLAND”, İsveçliler; “NEW Sweden”, veyahut İngiltere`nin York şehrine nispetle New York, New Amsterdam, New Jersey… vs… Türkçede ki “yeni kent” “yeni şehir” kullanımı pek çok kent ismi “New” ön ismi ile başlar.

13. yüzyılda İngiltere`de, bütün Yahudiler “tefecilik” yaptıkları gerekçesiyle (İngiltere`den kovulmuştu.) Yahudilerin çoğu Hollanda`ya sığınmıştı. İngiltere`ye geri dönmek istiyorlardı. Başarılı da oldular. Kendisi de bir püriten olan OLİVER (Oliver) CROMWELL 1630`larda bir ayaklanma başlattı. İngiliz devrimi olarak bilinen bu hareket başarılı oldu. 20 yıla yakın bir süreçte İngiliz Krallığında büyük idari değişiklikler oldu. Oligarşik bir cumhuriyet ilan edildi. 1949`da Kral I. Charle idam edildi. Fakat en önemlisi Püritenler; hem İngiltere`den kovulan Yahudileri geri getirdiler; hem de 1630`da Kral I. Charles`tan Püritenlerin “New England`da” massachusttes körfezinde sömürge kurma imtiyazı aldılar. Bu imtiyaza dayanarak başta Hollanda`daki Yahudiler olmak üzere Avrupa`daki Yahudiler “New England”a nakledilerek sömürgelerde etkin rol verildi. Kızılderili soykırımında özellikle Hollanda`dan getirilen Yahudiler etkin rol aldılar. Püritenler artık hem İngiltere`de hem de Amerika`da iş başındaydılar…

Kehanet gereği Püritenler bununla da yetinmediler. Yahudileri dünyanın bütün uçlarına ulaştıracak şirketler kuruldu. Amerika sömürgeciliği gibi sömürgecilik yoluyla Yahudiler; dünyanın her yerine ulaştırılacaktı. Örneğin; “British East İndia Company ( İngiliz Doğu Hindistan Şirketi)” Püritenler ve Yahudilerin ortak şirketiydi… Uzak Asya sömürgeciliği amacıyla kurulmuştu.

FİLİSTİN`NİN YAHUDİLERE VERİLMESİ FİKRİ DE PÜRİTENLERİNDİR!

Amerikan Protestanlığı (Evanjelistler), Yahudilerin “seçilmiş ırk” düşüncesine Püritenlerin bir devamı olarak hep savunmuştur. Amerikan bir Protestan (evanjelist) olan William Eugene Balckstone; 1878 Berlin antlaşmasına istinaden; birer Osmanlı eyaleti olan Bulgaristan`ın, Bulgarların; Sırbistan`ın Sırplara bırakıldığı gibi, Filistin`in de Osmanlıdan alınıp Yahudilere verilmesi gerektiği fikrini ortaya attı. Rusya`dan göçen Yahudilerin Filistin`e yerleştirilmesi yönünde proje işlettiler. Aralarında John D. Rockfeller, Blackston`un bu kampanyasını desteklediler. Blackston`un bu amaçla yazdığı “İsa geliyor” kitabı İbranice dâhil 48 dile çevrilip milyonu aşkın dağıtıldı. Bu kampanyadan sonra ve evanjelistlerin Blackston`u sahiplenmelerinden sonra Theodor Herzl belki de bu kampanyanın bir ürünü olarak ortaya çıktı. Filistin`in İsrail işgali devreye konuldu.

Aslında şunu görmeliyiz, gerek İngiliz püritenliğinin gerekse de onun devamı olan Amerikan evanjelizminin, İsrail hamiliği ve Siyonizm yayılmacılığı, onların devlet menfaati siyasetinden çok, Tevrat`a bağlılıklarının bir sonucu olarak yerine getirilen bir “ dini vecibe” çabasıdır.

Nitekim Blackston`un 1931`de Chicago`daki Protestan cemaatine yazdığı bir mektupta İsrail hamiliğinin yüzyıllardır Püritenler eliyle Amerika`ya yüklenmiş bir “misyon” olduğu vurgulanıyor, “İsrail`in uyanışı ile şimdi her zamankinden çok ilgileniyorum” diyor.

ABD`deki evanjelistler, İsrail`i “Tanrı`nın yerine gelmiş vaadi olarak görürler. Yahudi tarihçi Eli Barnavi; “Püritenlerin, Yahudilerin sadece İngiltere`ye değil kutsal topraklara dönmeleri konusundaki çabalarını da vurgular.”

Envanjelikler; Amerika`nın gücünü, İsrail`e verdiği desteğe bağlarlar. Yahudi yazar Regina Sharrif “Yahudi olmayanların Siyonizmi”adlı kitabında şunu kaydeder. “…Bir İngiliz Devleti (1650`lerdeki) Hollanda`dan gelen Yahudi yurttaşlarıyla; İsrail oğullarını ve kızlarını vaat edilmiş topraklara (Filistin`e) gemilerle taşıyacak olan ilk ve en istekli ülke olacaktır.” Nitekim Filistin, İngiliz işgalinden Yahudi işgaline el değiştirdi.

KIZILDERİLİ SOYKIRIMINDA YAHUDİ VE PÜRİTEN İŞ BİRLİĞİ

Bu konuyu Noan Chomsky (Yıl 501: işgal sürüyor) isimli eserinde ele alır. Konuya girmeden önce Chomsky`nin şu tespitine öncelik vermek, günceli anlamaya katkı sunar. Chomsky; Püritenler ile Yahudilerin, Amerikan Kızılderililerine tarihsel bakış ve yönelişlerinin bu gün envanjelistler ve Yahudilerin genelde Müslümanlara, özelde Filistinli Müslümanlara yönelişlerinin aynı devamı olduğunu söyler. Amerika`yı “Vaat edilmiş topraklar”, Kızılderililerin Ken`an halkı olarak sömürgeleştirenler; bu gün aynı gerekçeyle Filistin`i işgal etmişlerdir.

1-PEQOET KIZILDERİLİLERİN SOYKIRIMI (Noam Chomsky`den…)

“… New England(Amerika)`daki ilk büyük soykırım hareketlerinden biri 1637`deki Pequot Kızılderililerinin yok edilmesidir. Sömürgeci Püritenlerin uyguladıkları bu vahşeti göklere çıkaran resmi açıklamaları ise şöyle idi; “Yeryüzü cennetinden Tanrı`nın istemediği bu Pequot yerlileri temizlendi öyle ki şükürler olsun, artık Pequot ismi taşıyan kimse kalmadı.”

“…Katliamı Püritenlerin dini liderleri yönetiyorlardı. Böylece kutsal misyonlarını yerine getiriyorlardı. Öyle ki Kızılderili erkek kadın ve çocuklar tümüyle eski ahit (Tevrat) emirlerine göre katlediliyorlardı. Kızılderili çadırları Tevrat`taki tasvirlere uygun “kızgın ateşli fırınlara “çevriliyordu” bu katliamcılar ise Rab`bın (Yehova`nın) övgüsüne mazhar olduklarını söylüyordular. (*)

2-ALGONQİN KIZILDERİLİLERİNİN SOYKIRIMI (1643)

New York bölgesindeki yerlileri temizleme operasyonu olarak ta bilinir. “Şubat 1643`te Manhattan`da Hollandalı askerler tarafından (Hollanda`dan getirilen Yahudilerin olduğu birliklerdir.)”Algonqin Kızılderililerine karşı gerçekleştirilen de David de Vires tarafından aktarılan katliam şöyleydi…

“…Askerler pek çok Kızılderili`yi uykularında öldürdüler. Annelerinin göğüslerinden alınıp çekilen bebekler, anne – babalarının gözleri önünde kılıçlarla parçalanıyor ve bebeklerin parçaları ateşe atılıyordu. Kundaktaki bebekler, beşikleri içinde parçalanıyor, kafaları eziliyor, en taş yürekli adamın bile vicdanını sızlatacak bir vahşilikle öldürülüyorlardı. Bazı bebekler nehre atıldı, onları kurtarmak için anne-babaları suya atladı. Ama askerler, ne çocukların ne de anne-babaların sudan çıkmalarına izin verdiler. Hepsi boğuldu…”

“Püritenlerin uyguladıkları vahşetin İbrani öğretisine dayandığına ünlü İngiliz tarihçi Arnold Toynbee`de dikkat çeker. Şöyle der: ‘Amerika`daki İngiliz sömürgecilerinin eski ahit üzerinde yoğunlaşmaları, onlara dinsizleri yok etmekle görevli seçilmiş bir halk oldukları inancını vermişti. Tevrat`taki İsrailliler, Kenan Halkını nasıl yok ettilerse, Massachusettes sömürgesindeki İsrailliler de Kızılderilileri öyle yok ettiler. “(Thomas F. Gosett / ırk: Amerika`daki Bir düşüncenin Tarihi…)

Amerika`nın sömürgeleştirilmesi tarihinde, bu iki örneğini verdiğimiz Kızılderili katliamı gibi hemen hemen her kolonide benzer katliamları yaşanmıştı. Bütün kolonilerde de gerek Püritenlerin gerekse de Avrupa`dan getirilen Yahudilerin varlığını görmekteyiz. Bu gün İsrail nüfusu kadar Yahudi`nin Amerika`daki etkin varlıkları bu tarihi sürecin bir ürünüdür.

Fakat Yahudilerin varlığından çok daha tesirli olan ise, İngiliz püritenliğini devralan Amerikan evanjelizmidir. Amerikan evanjelizmi, kendisini Amerika`nın kuruluş felsefesi olarak görür. Bunu ABD`nin gerek iç siyasetinin gerekse de dış siyasetinin şekillenmesindeki belirleyiciliği ile de teyit eder.

Amerika`nın İslam`a ve Müslümanlara karşı siyaseti bu kaynaktan beslenir. Yani tavır ve tutumunu eski Ahitten (Tevrat`tan) alır. Kısacası bir Yahudi`nin Müslümanlara bakışı nasılsa, bir evanjelistin bakışı da öyledir.

Amerikan temsilciler Meclisinin ihvan-ı Müslimin Cemaatını “terör örgütü” olarak tanımasının da, Donald Trump`un durmadan Müslümanları tehdit göstermesinin de arka planında bu genetiğin kodları mevcuttur.

Özellikle Donald Trump, İngiliz Püritenliğinin ve Amerikan Evanjelizminin adeta bir “tüp bebeği” ve son mahsulüdür.

Şerlilerin şerrinden muhafaza duasıyla… Allah`a emanetsiniz.