Bir kitap üzerine geçikmiş bir yazı yazacaktım. Malesef, kitabın yazarının maruz kaldığı bir durum, hem beni derinden müteessir etti, hem de kitabı güncelledi adeta...

 

Evet. Aziz dostum, Muhterem Hocam ve ender bir eğitimci olan Abdulkadir Turan Hoca`nın –üçüncü kez- Mederese-i Yusifiye`ye hicret ettirildiğini üzülerek öğrendim. “Hicret” lafı tuhaf gelebilir. Fakat gerçekten orası farklı koşulları olan, ayrı bir dünyadır. Yakın mesafede olsa bile, ulaşılmasında uzak bir mekandır. Bu bağlamda esaret ile beraber hicreti de içinde barındırır. Hatta Rehberlerimiz, o mekanda bulunanları, şehitlerle beraber bir elmanın iki ayrı parçası olarak da nitelendirmektedir.

Muhterem Hocam`a nasihat ve teselli elbetteki haddimiz değil. Ancak onun vesilesiyle, belki sevenleri ve bu satırları okuyanlarla bir kaç hususu paylaşma arzusu oluştu.

“De ki Allah`ın bize yazdığından başkası başımıza gelmez. O bizim mevlamızdır. Mü`minler Allah`a güvensin” (Tevbe-51)

“Gönlünü ferah tut sen. Allah`tır takdir eden. Takdir edilmeyen başına gelmez. Kurtulamazsın alnına yazılanlardan.” (Hz.Ali)

Şair diyor ki; “Bana tutsak oldun zindana atıldın dediler. Dedim ki; hangi keskin kılıç vardır ki kın zindanına girmesin.”

Tüm bunlara ilaveten en kalbi dua ve hürmetlerimle Muhterem Hocamı selamlıyor, ailesine ve sevenlerine metanet dileyerek asıl konuma geçiyorum.

Muhterem Abdulkadir Turan Hoca`nın “Ümmetin Bir Azası Olarak Kürdler`de İslami Kimliğin Gelişmesi” isimli kitabı, geçen ocak ayında çıkmıştı. Kitabın bazı kısımları (konuları) daha önce Doğruhaber gazetesinde yayınlanmıştı. Çok kayda değer ve önemli gördüğümden gazete sayfası olarak topluyordum. Gerçekten çok değerli kaynak niteliği taşıyorlardı. Daha sonra bir dostumdan, bu yazıların bir bilgisayar çıktısını dosyalayıp bana göndermesini rica ettim. (Çünkü cezaevinde hem gazete biriktirmek olmuyor. Hem de gazete sayfaları üzerinden bunlardan istifade etmek sıkıntılıydı.) Maalesef bu ricam gerçekleşmedi. Nihayetinde yanımda biriken tam sayfa gazete analizlerini bir kitap hacmine ulaştığı kanaati oluşunca, ziyaretime gelen aynı dostuma, bu araştırma ve yazıların mutlaka kitaplaştırılması ve yaygın bir şekilde okunması gerektiğini ilettim.

Nihayetinde, bu yazıların daha da genişletilmiş bir şekilde “Ümmetin Bir Azası Olarak Kürdler`de İslami Kimliğin Gelişmesi” adıyla kitaplaştırıldığını duyunca, heyecanlı bir sevinç yaşadım.

Bazen insan bir şeyi hırsla arzulayınca, Rabbim bir hikmete binaen olsa gerek, insanı dizginliyor. Hasılı kelam bana gönderilen ilk kitap yolda kayboldu, ulaşamadı! Daha önce istediğim yazıları ulaştırmayan dostum bu sefer kitabı hediye gönderdi (sağolsun). O da biraz gecikmeli ulaştı. Kitabı bitirdiğimde üzerine bir yazı yazmayı tasarlıyordum ki, değerli Abdülkadir hoca`nın, hem de Kadir gecesinde tutuklandığını duydum. Böylece ikisini bir arada yazmak nasip oldu.

Kitap konusuna gelince, hani derler ya “baklavayı tarif yerine, ağzına birtane at anlarsın” öyle bir şey. Ama yine de bu konudaki kanaatlerimi bir kaç madde halinde sıralamada fayda görüyorum.

1.Kürtler üzerine mevcut eserlerin büyük bir kısmı sol ve milliyetçi çevreler tarafından hazırlandığından, genelde tarafgir bir tarzda ele alınmış. Bilinçli ya da bilinçsiz eksiklikler mevcuttur. İslamın, Kürtler üzerindeki aslî etkisi, ya görmezden gelinmiş, yahutta olumsuz bir şekilde verilmiş. Oysa burada Kürtlerin İslamla beraber milletleşmesi ve yükselmesi net ve çürütülemez bir şekilde ortaya konulmuş.

2. Abdulkadir Hoca`nın diğer yazılarındaki bir özellik, bu kitapta da çok etkili bir şekilde kendisini gösteriyor. Üç durumdur.

a. Yeni bilgi ve donanım sağlar. (Her cümle, bilgiyle örülmüştür.)

b. Eksik bilinenleri tamamlar.

c. Yanlış bilinenleri düzeltir.

3. Alanında geniş bir kaynak taramasıdır. Bu konu ile ilgilenenler pek çok kaynakla tanışma imkanı  bulacaktır.

4. Sadece Kürt tarihi değil, Kürtlerle alakadar olan Türk, Fars, Arap tarihininde önemli kesitleri, hatta kırılma noktaları ele alınmıştır. Benzer şekilde gerek tarihsel, gerekse de güncel olarak, Batılı yahut ‘batıl` güçlerin bu halklar ve İslam ümmeti yahut İslam coğrafyası üzerindeki emelleri, amelleri (çalışmaları), hileleri, tuzakları etkili şekilde ifşa edilmiştir.

5. Bilinmesi, tanınması yahut yanlış tanıtılmalarından ötürü, gerçek durumları ile tanınması elzem olan pek çok şahsiyete burada yer verilmiştir.

6. Kürtlerin sosyal yapısı ve yaşantısındaki asli damar ve dokular, özellikle İslam`dan beslenen ana dinamikleri (medreseler, asimilasyona karşı direnç oluşturan dini unsurlar) çarpıcı şekilde işlenmiştir.

7. En önemlisi de; kendi deyimi ile “Kürtlük ambalajında, Kürtlere Allah`a ve İslam`a düşmanlık projesi”ni dayatan sol-sosyalist ve Batılı aktörlere karşı ciddi ve etkili bir reddiyedir. Bu etki, kitabın 8-9 aylık ömrüne rağmen, başta Diyarbakır`ın mübarek fethi etkinlikleri olmak üzere, bu konularda konuşanların söylem ve bakış açılarının zenginleşmesinde kendini ortaya koymaktadır. Daha şimdiden art niyetli çevrelerin pek çok hileli argüman ve söylemlerini etkisizleştirmiştir, ellerinden almıştır.

Yer darlığından bu tespitleri fazla uzatamıyoruz. Eminim ki kitabı okuyanlar, çok daha önemli tespit ve hususlarla karşılaşacak ve kendi hissesince nasipleneceklerdir.

İlaveten, Muhterem Abdulkadir Hocamızın maruz kaldığı duruma, en güzel bir cevap olarak, hem de bu konuda ilgili olanların kendilerini takviye için, bu kitabı bir daha okumaları hayırlara vesile olacaktır inşallah.

Herkesin bir hesabı, Allah`ın da (c.c) bir hesabı vardır.

Akibet muttakilerindir. Allah`a emanetsiniz.

Not: Kitabı arzulayanlar için isteme adresi: Dua Yayıncılık Tel: 0212 5266068-İstanbul)